
Milletvekilimiz Zülfü Demirbağ gazetemize yerel ve ulusal gündeme dair samimi ve özel açıklamalarda bulundu. İstanbul seçimleri sonrası iktidar partisi içinde başlayan iç mücadele, Davutoğlu ve Babacan’ın çıkışları, Cumhurbaşkanı’nın alabileceği tedbirler, partiden ayrılabilecek vekil sayısı gibi konularda önemli değerlendirmelerde bulundu Demirbağ…
İl Özel İdaresi’nde yaşanan ve genel sekreterin görevden alınmasıyla sona eren süreç, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nde yapılan atama, vatandaşlarla diyalogları, sosyal medyada iktidar vekilleri üzerine yapılan aleyhte propagandalar, Elazığspor, stadyum ve daha pek çok konularda samimi değerlendirmelerde bulunan milletvekilimiz Zülfü Demirbağ’ın merakla beklenen röportajı:
Malumunuz şehidimiz, yaralılarımız gazilerimiz oldu
geçtiğimiz hafta… Allah rahmet eylesin, yararlılarımıza acil şifalar versin.
Onlar için Mardin’e gittik. Sonra geldik Kovancılar, Palu’da, köylerinde
taziyeler vardı uğradık. Dönüşte Genefik Köyü’ne uğradık orada yol problemleri
vardı. Onu derhal Karayolları Bölge Müdürümüze ilettik çalışmalar başlayacak,
sorun çözülecek inşallah… Bölge halklarından böyle sorunlar gelince hemen
anında çözüm mercilerine ileterek takipçisi oluyoruz.
Bu açıdan talepleri özellikle yerinde dinlemeyi, sorunları yerinde görmeyi önemsiyorum. Bugün de Gezin’de bir turnuva vardı oraya davet üzerinde katıldık. Gençler istediler kırmadım hem maçın başlama vuruşunu yaptım hem de birkaç penaltı atışı yaptım.
- Gol oldu mu şutlarınız?
Tabi kaleciyi ters köşeye yatırdım… Eski futbolculuğumuzdan
kalan şeyler. Ardından merkeze döndük burada ev ziyaretlerimiz oldu. Sonrasında
da bayram temaslarımız olacak. Partimizin bayramlaşması olacak katılacağız,
ilçelerde halkımızla bir araya geleceğiz.
İlk etapta Karakoçan, Kovancılar,
Palu, Arıcak, Alacakaya’yı ziyaret edeceğim sonrasında geri kalan ilçelere de
yine gideceğim. Yani daha bir süre daha Elazığ’dayım hemşerilerimizle vakit
geçireceğiz, sorunlarına çare bulmaya çalışacağız.
- Halkla sürekli temas
halindesiniz, karşılıklı görüşüyorsunuz. Sosyal medyada iktidar milletvekilleri
için bir eleştiri kampanyası var. Her konuda muhakkak iktidar vekilleri hedefe
konmaya çalışıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Sokaktaki halkla
temaslarınız nasıl?
Geçtiğimiz hafta şehidimiz için yaralı gazilerimiz için
Elazığ’daydık. Hastanede onları ziyaret ettik, görüştük. Sonrasında hastanede
diğer odaları gezdik, bölge esnafını gezdik halkımızla aramız iyi… Biz
insanlarla ilişkilerimizi bir hesap üzerine kurmuyoruz. Samimi olunca insanlar
da hissediyor bunu… İnsanlarla sadece milletvekili olduğum süre boyunca değil olmadığım
dönemde de sürekli görüşüyor dertleriyle ilgilenip çözmeye çalışıyoruz.
Kaldı ki ben şahsen gerekli öz eleştirileri de yapmaktan çekinmiyorum. STK ziyaretlerimizde, söyleşilerimizde daima söylenmesi gerekenleri söylerim. Yanlış yapan biz isek kendi yanlışlarımızı belirtirim. Düzeltmemiz gereken şeyleri düzeltme gayretinde oluruz. Aslında ben ayırt etmeksizin insanımızın talebine cevap vermeyi seviyorum.
- Bu konuda halkın sizden memnuniyetine şahidiz…
Tarzım bu… Kimi tenkit eder milletvekilinin işi bu mu der kimi takdir
eder ama sonuçta ben buyum! İnsanlar ulaşamadıkları insanları farklı
algılayabiliyor. Ben ulaşılabilir olmayı seviyorum. İstanbul’daki hizmet
dönemimizde olsun şehrimizde yaptıklarımız olsun Cumhurbaşkanımızın da sıkça
söylediği gibi hoş bir seda bırakmış olduğuma inanıyorum. Bundan sonra da bu
doğrultuda çalışmalarımızı yürüteceğiz.
Aslında bürokratlık dönemimden gelen bir tarz… O zaman da
ulaşılabilir olmayı, sorun çözmeyi seviyordum. Bu tarzı siyasette de
sürdürüyorum. Mesela yarın yine programlarımız var ama bu arada halkımızdan
arayan olursa sorunlarını çözmek için hemen güzergâhımızı değişip onlarla
görüşüp, ilgileniyoruz. Bu konuda hanım kardeşlerimize ayrıcalık da
gösteriyoruz. Onlardan gelen görüşme taleplerinde kendilerine zahmet vermemek,
gittiğimiz yerlere gelerek zahmet çekmemeleri adına hemen yer veriyor, gidip
anlık görüşüp kendilerini dinliyoruz. Aksi bir tarz bize yakışmaz. İnsanımız
bizim insanımız bizden bir şey istiyorlarsa onlara fayda sağlamak bizim için en
güzel görevdir.
Bir görevi bıraktıktan sonra bile halktan saygı görüyorsanız bu sizin saygıdeğer olduğunuzu gösterir. Ama görevinizden ayrıldıktan sonra eğer size gösterilen saygı, değer azalmışsa orda bir eyvah edip dizinizi dövmeniz gerekir. Çok şükür bu konuda haklımızla diyalogumuz çok iyi…
Bu konuda muhalefetin yanlış haberlerle,
çarpıtmalarla, abartılarla halkı provoke etmelerini takdir etmek lazım. Büyük
işler yapıyorsunuz göze gelmiyor ufak meseleleri çok büyük başarı gibi
sunuyorlar.
Mesela geçmiş dönemden bir Elazığspor Başkanımız çıkmış
televizyona “Gürsel Erol sağ olsun kalacağımız oteli aradı 2-3 Bin TL indirim
yaptırdı” dedi. Eee ne var bunda? Sıradan bir vatandaş da arasa oteli dese “ben
koyu bir Elazığspor taraftarıyım, takımızın durumu çok kötü, Allah aşkına 1-2 Bin
TL indirim yap” vallahi kırar o müessese... Ama çıkıyor başkan Gürsel Erol otel
için bize 2-3 Bin TL indirim yaptırdı. Ya da diyor ki takımımıza kahvaltı
verdi. Yahu esnaflarımıza desen “Elazığpsor’a bir kahvaltı verelim” hepsi
seferber olur en güzel sofrayı kurarlar. Ama öyle bir anlatıyorlar ki
Elazığspor’un tek sorunu kahvaltı yapamamakmış gelmiş çözmüş. Yok maaşımı
veriyorum vs…
Elazığspor zekatla, kahvaltıyla, 2-3 bin liralık indirimlerle, günü birlik şeylerle kurtarılacak bir halde değil. 50-60 Milyon TL’lik bir borçtan bahsediyoruz. Ama sosyal medyada muhalefetin yaptığı ufacık şeyler göklere çıkarılıyor.
Bakın Elazığspor için her elektrik kesintisinde yeri göğü
inletiyorlardı. Takım sahipsiz, vekiller nerde vs… Ne oldu? Belediye Başkanımız
Şahin Bey bu kangren sorunu tek seferde 400 - 500 Bin TL ödeyerek halletti.
Koskoca sorunu tek seferde halletti sağ olsun… Peki şimdi bu konudan hizmet
diye, Şahin Şerifoğulları takıma fayda sağladı diye söyleyen var mı? Yok…
Halbuki şu ana kadar Elazığspor üstünde şov yapan şovmenlerin verdiği paraları alt
alta üst üste koysan iki ile çarpsan tek kalemde ödediği elektrik parasını
tutmaz. O zaman samimi değil bu tepkiler. Muhalefetin küçük şovlarını göklere
çıkaracaksınız ama iktidar partisine mensup biri dağ kadar sorunu çözse
görmezden geleceksiniz.
Bu aslında ülkenin tamamında var. Bakın İstanbul seçimleri
öncesinde acayip reklamı yapılan bizim tabirimizle boşbeleş Ekrem İmamoğlu’nu
şimdi seçildi onu pohpohlayanlar eleştirmeye başladı. Bakın sosyal medya
hesaplarında o cenah açıkça eleştirmeye başladılar. Bundan bir şey olmaz
diyorlar. Niye, CHP bu… İş yapmaz, yapanı da engeller bu zihniyet. Ülke
gelişmesin, kalkınmasın diye uğraşan bir zihniyet bu! Ne zaman ellerine imkân
geçse, iktidar geçse halk yoksullaşmış, kıtlıktan yokluktan geçilmemiş…
Aslında esas sorun yeni jenerasyon bunları görmedi, bilmiyor. Ak Parti iktidara geldiği 2002’de 5 yaşında olan bir çocuk bugün 22 yaşında… O zamandan beri iktidarımızın bolluk bereket dönemlerini yaşamış şimdi dış müdahaleyle biraz sıkıntı yaşansa ülkeyi ne hale getirdiniz diyor. Halbuki bizim dönemimizle kıyaslayıp kötü diyor. Ama Gezi’yi, 15 Temmuz’u, Kobani ayaklanmasını şimdi Kaz Dağları provokasyonları yapıp ülkeyi batırmak isteyen organizasyonları görmüyor.
CHP’nin enkaz yaptığı ülkeyi görmüş rahmetli büyüklerimiz şimdi kalksa gelse bu Türkiye’yi bu Elazığ’ı görse inanamaz. Duble yollar, hastaneler, üniversiteler, havalimanları gibi çok muazzam hizmetler yapıldı bu ülkeye… Hele de İstanbul’a yapılan hizmetin eşi benzeri yok. Alt yapısında eksik yok, ulaşımında aksaklık yok, üçüncü köprü, üçüncü havalimanı… İmamoğlu geldi oturdu çiçek böcek işleriyle uğraşacak artık. Ama ona rağmen sızlanmalar başlamış hakkında…
Şimdi bu hizmetleri yapılırken gören, sıkıntı yaşamadan
20’li yaşlara ulaşmış olan jenerasyon ufak bir sıkıntıda sosyal medya
provokasyonlarının, muhalefetin yalanlarının gazına gelerek etkileniyorlar.
Seçim sonuçlarına yansıyan da budur. Gerek yerel gerekse de ulusalda…
Ağaç kesilmesin diye ayaklandılar üçüncü havalimanını
istemiyoruz diye istekte bulundular, üçüncü köprü olmasın dediler ve ülkeyi
büyütecek ne kadar yatırım varsa dursun istediler. Bunlar bu…
Bizlere ağaç kesiyor diye laf söyleyen CHP zihniyetinin elindeki sahil belediyelerini bir gezin… Gidin Bodrum’a tamamı beton yığını… Çıt çıkaran var mı yok! Yahu lağım kokuyor turizm beldeleri lağım… Kuşadası’nda mazgallardan taşıyor insanlar dizlerine kadar lağımın içinde yürümek zorunda kalıyor. Ve aman başka partiye geçmesin diye de seçmeni ses etmiyor. İşte CHP zihniyeti budur!
Onlar 2-3 Binlik indirimi iş sayıyor biz milyonluk işlerimizi anlatmıyoruz
- Elazığ’da iktidar
aleyhinde yükselen sesleri nasıl yorumluyorsunuz peki? İktidar vekilleri
çalışmıyor mu?
Bunlar da aynı zihniyetin uzantıları… Neymiş iktidar
vekilleri hiç bir şey yapmıyormuş. Kendileri 2-3 Bin Liralık işi çok büyük bir
icraat olarak anlatıyor ama bizim hallettiğimiz milyonluk işler icraattan sayılmıyor.
Madem sordunuz şunu anlatayım… Kaç gündür esnaflarımız
arayıp duruyor. Çeklerimiz dönüyor, nakit sıkıntımız var kredi alamıyoruz
Harput Kredi Kefalet Kooperatifinden diye… Hemen anında aradım kurumu, Turan Başkan ile görüştüm, sıkıntı nedir dedim. Paranın bittiğini söylediler. Anında Halk Bankası Genel Müdürlüğü ile görüştüm bir tek tuşla kuruma bir milyon
lira para aktarıldı esnafımızın sıkıntısı giderildi. 40-50 esnafımızı rahat bir
nefes aldı. Duydunuz mu bunu bir yerde? Sormasaydınız bu soruyu yine
anlatmazdım. Mesela Palu’da Beyhan yolunda Arıcak yoluna bağlanan dik bir yokuş
var. Götürdüler bize yolu gösterdiler Efraim Bey, başkanımız Bekir Bey… Baktık
önemli bir ihtiyaç hemen Karayolları bölge Müdürümüzü ziyaret ettik sağ olsun
hemen çalışma başlattılar. Az önce haber geldi asfalt da serilmiş, çalışma
bitmiş… Biz gelen her telefona her isteğe çözüm buluyoruz.
Şov değil icraat yapıyoruz
- Ama Sayın Demirbağ madem yapıyorsunuz anlatın ki halk da bilsin tepkiler büyümesin…
Halk zaten sorunlarının çözüldüğünü görüyor. Halk biliyor
anlatmaya gerek yok ki! İktidar vekilleri olarak biz büyük işler yapıyoruz ama
şov yapmıyoruz. Biz de 2-3 Binlik iş halledip şovlar yapabiliriz ama halkı
aldatmayla bir yere varılamaz. Kısacası şunu söyleyeyim bizim her adımımız
icraat şov değil!
- Tamam iktidar icraat
yapıyor ama sonuçta halkta icraatlar yerine propagandalar ilgi görüyor. Yerel
seçimler olsun, yenilenen İstanbul seçimleri olsun oy kayıplarının artarak
devam ettiğini gösteriyor.
Onun pek çok sebepleri var. Yanlış aday tespitleri olsun, yerelde teşkilatların yanlış uygulamaları olsun, hatalarımızdan kaynaklanan şeyler oluyor.
O yeni mesele değil ki çoktandır hazırlık yapıyordu.
Bekliyordu zaten İstanbul veya Ankara’da seçim kaybedilsin, ekonomik sıkıntı
olsun da ortaya çıksın…
- Medyanın Ali Babacan’a ilgisini nasıl yorumluyorsunuz? Davutoğlu da bir çıkış yaptı ama medya onun aleyhine tutum takınırken Babacan’ı öve öve bitiremiyor.
Demek o daha kendilerine yakın…
- Peki Babacan’ın partinizden vekil transfer edeceği yorumlarına ne diyorsunuz?
Onun grup kuracak kadar bir vekil sayısına ulaşacağına ihtimal
vermiyorum. Partimizden de herhangi birini yanına çekebileceğini de
düşünmüyorum. 1-2 kişi bulursa öpsün başına koysun kim gider?
Babacan’ın ortaya
çıkarılmasındaki amaç şu… Sanıyorlar ki Babacan Ak Parti tabanından oy alacak.
%5-10 arası bir oy alırsa tabandan başkan seçilemez biz de yeniden ülkeyi ele
geçiririz derdindeler. Ama ben bizim partimizden oy alacağını da düşünmüyorum.
Toplamda da diğer partilerden koparabilirse eğer yüzde 2-3 bile bulamaz. Yerli,
yabancı medya, sosyal medyanın bu kadar çok reklamını yapmasının tek sebebi Ak
Parti’ye ne zarar versek kârdır diyorlar.
- Peki partiniz,
Cumhurbaşkanı bir tedbir düşünüyor mu?
Muhakkak ki düşünüyor. Cumhurbaşkanımız gençliğinden beri siyasetin içinden biri… İyi okuyor ve iyi hamleler yapıyor, yine yapacaktır. Tecrübesi de birikimi de buna yeterli! Nedir her türlü insan parti içine girebiliyor, üst makamlara gelip farklı yönlendirmeler, dengelerle bazı şeyler uygulayabilir. Sayın Cumhurbaşkanımızın bunlara müdahale edeceğini düşünüyorum.
- Kabinede revizyon olur mu?
Olurdu belki ama medyanın böyle üstüne gitmesinden sonra
hemen olmayabilir. Medya istedi diye değil gerektiği için değişiklik yapıyoruz.
- Biraz da yerele
gelelim… Elazığspor için özel bir toplantı yaptınız. Toplantı sonrasında
açıklamayı siz yaptınız ama pek de bir detay vermediniz. Neler konuşuldu o
toplantıda?
Elazığpsor Başkanımız Öztürk’ün maddi beklentileri,
talepleri oldu. Bunları iletti bizlere… 50-60 Milyon gibi bir borçtan
bahsediliyor. Bunun için iş adamlarımıza gittiğimiz takdirde desteğe
yanaşmıyorlar. Aynı zamanda kimse takıma sahip çıkmak da istemiyor.
2011 yılında daha az bir meblağ için daha iyi bir tabloda
bile o dönem iş adamlarımızı Valimiz ve vekillerimizle beraber gezip, destek
istedik hiçbir şey alamadık. O yüzden bu kez başka bir strateji belirledik. Yine
belediye başkanımız Şahin Şerifoğulları’ndan kalıcı gelirler açısından
isteklerde bulundu. Parkomatlar gibi bazı gelir sağlayacak kaynaklar oluşturmak
istedi.
Belediye Başkanımız da parkomatlar için veya başka kaynak oluşturma noktasında destek vereceğini söyledi. Zaten hemen arkasından kangren olmuş elektrik borcunu 400 Bin TL ödeyerek sıfırladı. Belli konularda adımlar atılacak ama bunların hepsi palyatif çözümler. Bu yıl hedef ikinci ligde tutunmak… Önümüzdeki yıl ise takviyelerle birinci lige çıkmak.
Önceliğimiz stadyum değil borçlar olmalıydı
- Stadyum konusunda
çokça tepkiler var. Farklı açıklamalar oluyor. Neler söyleyeceksiniz? Nedir son
durum?
Bu konuda çok tepki çekiyor diye kimse konuşmak istemiyor
ama ben hep şunu söyledim süper lig takımları bile stadyumlarını dolduramıyor
önceliğimiz stadyum olmamalıydı, şu kulübün borcuyla ilgilenelim diye… Ama bir
anda bir kampanya başlatılıyor sanki takımın kötülüğünü istiyormuşuz gibi bir
algı oluşturuluyor.
Peki ne oldu? Programa
alındı stadyum ama bu sefer de ekonomik sıkıntılar başladı o dönem. Tasarruf
dönemine girdik. Bu sebeple stadyumun ödeme aktarımı konusunda bir sıkıntı
yaşıyoruz. Bu sezon içinde o konu muhakkak çözüme kavuşacak ama takım mağdur
edilmesin diye Abdullahpaşa’da maçlarımızı yapacağımız, taraftarımızın mağdur
edilmesinin önüne geçecek bir çalışmamız var. Yine Gençlik Merkezi’nin
yanındaki sahada da iyileştirmelerimizi yapacağız ve takımımızı da
taraftarımızı da mağdur etmeyeceğiz. Buralar için 2-3 Milyon bir ödenek lazımdı
sözünü aldık inşallah en kısa sürede buraları tamamlayacağız. En azından
ikisinden birine yüklenip eksiklerini tamamlayarak maçlarımızı kendi ilimizde
oynamak istiyoruz.
Stadyum konusunda öyle bir algı oluşturuyorlar ki büyük
stadyumumuz olunca Süper Lige çıkacağız diye sunuyorlar. Alakası yok… Az önce
de bahsettim Süper Lig’de 4 büyük takım denen takımlar statlarını
dolduramıyorlar. Bizim maçlarımızı 5-6 bin seyirci izliyor mevcut stadyumda bu
göze batmıyor ama yarın büyük stadyumda böyle bir izleyiciyi düşünün takıma
moral olmak yerine moral bozacaktır. Evet başından beri stadyum konusuna sıcak
bakmıyorum ama artık bir sürece girildi. Peyderpey ödenek aktararak stadyum
inşaatını bitireceğiz ama bu arada takımı da taraftarı da mağdur etmeyeceğiz.
- Sizin önceliğiniz anlaşılan kulübün borcun ödenmesi…
Evet… En önemlisi bu! 50-60 Milyon borçlu bir kulüp için
borç ödenmesi konusuna odaklanmamız lazım. Bu sorunu aşamadığımız zaman her yıl
çok daha kötüye gideceğiz. Maalesef Elazığspor kötü idare edilmiş. Ve tablo
böyleyken kimse sahip çıkmak da destek vermek de istemiyor. Bu tabloyu
iyileştirdikten sonra Elazığspor için çok şeyin düzeleceğini göreceğiz.
- Teknolojiye yatırım
yaptığınızı görüyorum. Emektar bir tuşlu telefonunuz vardı ama akıllı telefona
geçiş yapmışsınız. Aynı zamanda sosyal medyada aktif olmaya başladınız…
Evet tuşlu bir telefonum vardı ama çocuklar artık bundan
kurtul deyip duruyorlardı. Ama ben kullanımını seviyordum memnundum… Bir gün
evin yakınında ailece yemek yerken meğerse doğum günümmüş çıkardı çocuklar bir
kutu, baba sana hediye aldık, dediler.
Açtım kutuyu bir baktım akıllı telefon, -meşhur markalı
olandan- ama ikinci el tabi… Sıfırına güçleri yetmemiş. Baktım karışık da
sistemi nasıl kullanacağım dedim ama artık bıraktık emektar telefonumuzu akıllı
telefona geçiş yaptık. Biz de modaya uyduk sosyete karışalım dedik.
(Gülüşmeler…) Sanırım siz de teknolojiye bir yatırım yaptınız.
- Evet Sayın Demirbağ… Sizin
de malumunuz basılı medya dönemi gelişen teknoloji ile artık sona erdi.
Tirajlar artık bitme noktasına geldi. İnsanların haberleri, makaleleri,
gelişmeleri mobilden takip ettiğini görünce Zeki Hocamız da teknolojiye yatırım
yapma kararı aldı. Bu amaçla iyi bir yazılımcı firma ile çözüm ortaklığı
yaparak ulusal standartlarda bir yazılım yaptırdık. Yine bir mobil uygulama
yaptırıyoruz. Bölgede olmayan özelliklerle, şehrimize medya ve habercilik
alanında kalite katacak bir çalışmada sona yaklaştık.
Öncelikle hayırlı olsun… Teknolojinin haberleşmeye katkıları
tartışılmaz ama bunun faydaları olduğu gibi zararları da var. Özellikle sosyal
medyada asparagas haberlerden geçilmiyor. İşte en son Kaz Dağları meselesinde
görüyorsunuz. Devletin açıklamasına değil ne olduğu, kimin yönettiği belli
olmayan hesaplara inandırıyorlar.
Bu sebeple objektif haber yapan, devlet yanlısı yayınlar
sunan haber sitelerinin daha var olması, daha güçlü olması lazım. Bu açıdan
sizlere büyük görev düşüyor. Bu anlamda yaptığınız yatırımdan ötürü gazetenizi,
kutluyorum. Çok dikkatli olmamız lazım, çok gayretli olmamız lazım. Gezi Parkı,
15 Temmuz, Kobani gibi sayısız girişimlerde bulundular. Halkı doğru aydınlatan
medyaya büyük görev düşüyor.
Bakın ülkede çok güzel gelişmeler oluyor. Enflasyon düşüyor, dolar düşüyor. Suriye’de Fırat’ın Doğusuna girmek üzereyiz. ABD’ye karşı ciddi tavır koyarak geri atmayan bir ülke haline geldik. Bu kadar olumlu şeyleri bir tarafa bırakıp ülkeyi batıyor gibi göstermeye çalışıyorlar. Bu sebeple ortamı bu üçkâğıtçılara bırakmamak lazım. Aslında bu sorun ülkenin beka sorunudur.
Doğu Fırat’ta ABD yığınak yapıyor 100 bindi 120 bine çıkardı
asker sayısını. Bunlar ciddi tehlike ülkemiz için. Bölgede bir terör devleti
kurmak istiyor. Buna izin vermemiz demek ülkemizin geleceğini tehlikeye atmak
demektir. Sayın Devlet Bahçeli’nin dediği gibi alayı gelse bize sökmez ama
durum da bu yani…
- Ama sosyal medya ya
da batı güdümlü medya olayları böyle anlatmıyor. Her türlü iyi gelişmeyi ülke
aleyhineymiş gibi veriyor.
Ellerinde propaganda güçleri var ve bunu ülke aleyhine
kullanıyorlar. Sadece genelde de değil yerelde de aynı taktiği uyguluyorlar. Şehre
havaalanları, şehir hastanesi, çevre yolları gibi pek çok hizmetler yapılıyor
çıkmış Özel İdare’ye 30 küsur işçi alınacak onlar üzerinden şov yapıyorlar.
Burada şov yapıyorlar ama kendi belediyelerinde ise CHP garibanları işten çıkarıp yerine akrabalarını dolduruyor. Genel Başkanlarının, vekillerinin akrabalarını garibanların yerine işe alıyorlar. Hâlbuki seçimden önce de başka partiden olanlar işten çıkarılmayacak diye namus sözü veriyordu. Her şeyleri şov, yalan bunların…
Özel İdare’de değişim gerektiğini Vali Bey daha önceden bize iletmişti
- Özel İdare konusuna
girmişken Genel Sekreterin görevden alınmasının 4 vekilin kararıyla olduğu
açıklaması yapıldı. Nedir buradaki sorun, neden alındı genel sekreter tam da
işe alım başvuruları sürecinde…
Aslında görevden alınma süreci oradan başlamadı. Daha
öncesinde Vali Bey İl Özel İdare Genel Sekreteri ile uyumsuzluk yaşadığını, bir
kan değişimine ihtiyaç olduğunu belirtmişti bizlere… Biz de vekil
arkadaşlarımızla bu konuda düşünce içerisindeydik. Arkasından işe alım
başvuruları sırasında kurumda gerçekleşen gayri ciddi haller üzerine bu kararı
aldık.
Tamam kendisinin, yardımcılarının bir ifadesi yok ama
altında çalışanlar başvuruya gelenlere, arayanlara diyorlar ki "milletvekili
dayın varsa başvur yoksa boşa başvurma…" Hiç böyle saçmalık mı olur? Yok, biz
vekiller kendi adamlarımızı işe sokacakmışız. Hâlbuki şartnamede kura ile
alınacağı yazıyor. Bu tür çığırından çıkan olaylar olunca Vali Bey yetkisini
kullandı ve görevden aldı kendisini… Yerine bir atama yaptık.
- Peki yerine atanan Vali Yardımcısı kalıcı bir atama mı yoksa ileride değişecek mi?
Yani mühim olan liyakat ve işlerin görülmesi… İşleyişe
bakılır orada… Eğer ilerde aksama veya daha iyi yapacak ehil biri olursa
tavsiye edilebilir. Sonuçta amaç şehrimize hizmet edilmesi!
- Şehir Hastanesi Başhekiminin de İl Sağlık Müdürü’nün istifasını istediği de basına yansıdı…
Hastanede ciddi aksaklıklar ve şikâyetler söz konusuydu. İl Sağlık Müdürü bu konuda uyumsuzluklar yaşandığını, işlerin aksadığını belirtmişti. Sonuçta şikâyetleri yapan kişiler hastalarımız, halkımız. Öyle büyük bir hastanenin sorunsuz çalışmasını sağlamak lazım. Ama prosedür nasıl işler neler olur incelemedim, bilemiyorum.
- Gençlik Spor İl Müdürlüğü’nde de bir değişim yaşandı…
Evet aslında orada Suphi Bey Kredi Yurtlardan gelmiş
başarılı da bir bürokratımızdı ama müdürlüğün ismi de işlevi de biraz değişti.
Haliyle sportif başarıları olan, sporun içinden birinin bu aşamada görev alması
çok daha uygun ve ilimize faydalı olacaktı. Bu sebeple Abdulsamet Eren
kardeşimiz uygun görüldü ve ataması yapıldı.
- Suphi Bey’in de
çalışkan olduğunu söylediniz, hizmetleri de ortadaydı zaten… Yeni bir
görevlendirme olur mu?
Suphi Bey hakkında menfi bir görüşümüz olmadı zaten… Kredi
ve Yurtlar Kurumu ile Gençlik ve Spor Müdürlükleri birleşince kendisi başına
getirildi. Zaten geçici bir görevlendirmeydi ama Suphi Bey çalışkan bir isim
kendisi için de uygun bir görev düşünülür.
- Kurban Bayramına
giriyoruz bir mesajınız olacak mı?
Eski bayramlardaki heyecanlar batıda pek yok ama bizim doğu
tarafında heyecan hala sürüyor. Bu heyecanı öldürmemek, yaşatmamız lazım. 10
gün boyunca ilimizdeyiz, hemşerilerimizi gezeceğiz, bu süre zarfında sürekli
halkımızla olacağız. Ben milletimizin bayramını kutluyor, bayram tadından bir bayram
yaşamalarını niyaz ediyorum.
- El-Aziz Gazetesi
olarak açıklamalarınız için çok teşekkür ediyoruz. Kamuoyunun kafasındaki pek
çok şüphenin, soru işaretinin gideceği bir röportaj oldu. Eklemek istediğiniz
bir şey var mı Sayın Demirbağ?
Eklemek istediğim bir şey yok senin çıkarmak istediğin bir
şey var mı? (Gülüşmeler…) Ben teşekkür ediyorum sunduğunuz fırsat için yayın
hayatınızda da başarılar diliyorum.