Siyasi röportajlar serimiz devam ediyor. Bugünkü konuğumuz Adalet ve Kalkınma Partisi birinci sıra milletvekili adayı Prof. Dr. Erol Keleş. Adaylık süreci hakkında bilgiler veren Prof. Dr. Keleş AKP’den gelen teklif üzerine aday olduğunu ifade etti ve sürecin birinci sıra adaylığı ile sonuçlandığını belirtti. Keleş’e Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da dile getirdiği ABD’yi, Avrupa Birliği’ni, NATO’yu, Birleşmiş Milletleri hedef alan içeride TÜSİAD ve faiz karşıtı söylemlerinin partili kurmaylarca desteklenmemesini, sessiz kalmalarını sorduk. Prof. Dr. Erol Keleş net konuştu: “Cumhurbaşkanımız, Uzun Adam’ı seviyoruz bundan sonra asla yalnız bırakmayacağız.”

-Adaylık süreciniz hakkına biraz bilgi alabilir miyiz Sayın Keleş? Şu an Adalet ve Kalkınma Partisinin birinci sıra adayısınız. Duyumlarımıza göre şehrimizin vekillerinin önerisi ve desteği ile milletvekilliğine soyundunuz. Bu süreç hakkında biraz bilgi alabilir miyiz?
Elazığ’da doğup- büyüyen, Elazığ’da akademisyen ve hekim olarak yıllarca görev yapan, bu süreçte değişik siyasi görüşlere sahip insanlarla özel dostlukları ve hukuku, insani ve beşeri ilişkileri üst seviyede sürdürmeye özen gösteren bir mizaca sahibim. Her Elazığlı gibi milli-manevi konularda hassas, ülkesini, vatanını ve bayrağına sevdalı biriyim. Doğal olarak bu duruşu savunan, Türkiye’nin bulunduğu stratejik coğrafyadan kaynaklı ve ortak tarihi geçmişin yüklediği sorumluluklarını bilen, buna bağlı olarak başta terörle mücadele olmak üzere bu konularda milli bir refleks gösteren siyasi ve fikri oluşumlara yakın durdum. Bu duruş, ülkesini ve milletini seven her bir ferdin hassas olması gereken bir duruştur.
Bugüne kadar gerek memuriyet hayatımızda gerekse akademik hayatımızda bu ilkeleri savunan siyasi partilerle resmi ve organik bir bağımız olmasa da gönül bağımız oldu ve zaman zaman görüşlerimiz de soruldu.
Milliyetçi-muhafazakâr bir duruş sergilemem, bu konuda hassas olan partilerimizin her zaman dikkatini çekti. Son olarak Ak Parti milletvekillerimizin öneri ve teklifleri, Sağlık Bakanımız Sayın Fahrettin Koca’nın onay ve olurlarıyla hem ismiyle hem de bölgemizdeki konumuyla gurur projemiz olan Fethi Sekin Şehir Hastanesi Başhekimliği görevine atandım.
Şehre ve şehrin insanına olan hizmet anlayışımız ve bu konuda hemen her kesim tarafından takdir edilen başarılarımız, yine şehrimiz insanınca takdir edildi ve birçok mecrada ve basın-yayın organlarında dillendirildi.

AK PARTİ’DEN ADAY OLMA HUSUSUNDA TEKLİF ALDIM
Şehir genelinde ve ismimiz üzerinde başarılı bir bürokrat olarak ittifak edilmesiyle birlikte Ak Parti’nin yetkili kurullarında görevli saygın isimlerinden milletvekili adaylığı konusunda bir teklif geldi. İşin doğrusu benim böyle bir düşüncem de yoktu. Ben, Şehir Hastanesi’ne daha çok nasıl faydalı olurum fikrine odaklanmış ve yoğunlaşmışken gelen bu teklifi, devlet terbiyemiz gereği Sayın Sağlık Bakanımıza ilettim. Kendileri de buna onay verince istifa ederek aday adayı oldum. Ve bu süreç, Ak Parti birinci sıra milletvekilli adayı olarak sonuçlanmış oldu.

UZUN ADAMI ASLA YALNIZ BIRAKMAYACAĞIZ
-İktidar partisinin birinci sıra adayı olarak size artık milletvekili adayı olarak değil de seçilmesi kesin olarak bakılıyor. Bu sebeple bu doğrultuda biraz Cumhurbaşkanı hakkında özel bir soru sormak istiyorum. Cumhurbaşlanı Erdoğan’ın ABD, Avrupa Birliği, NATO, Birleşmiş Millelerini, içeride TÜSAD’a, faize, Türkiye’nin izlediği ekonomi modeli ile ilgili söylemini desteklemeyen sessiz kalan AKP kurmayları var. Sessizler ve açık destek vermiyorlar. Bu konulara ilişken Cumhurbaşkanına yöneltilen eleştirilere sessizler. Bu konularda konuşmaya istekli değiller. Neye bağlıyorsunuz? Bunla ilgili bir şey demek ister misiniz? Cumhurbaşkanının bu tür yerli ve milli söyleminde yalnız kalıyor izlenimi var kamuoyunda... Cumhurbaşkanı Erdoğan da sık sık yalnızlıktan şikayetçi oluyor.
Ben 15 Mayıs sabahı için size çok net konuşayım. Cumhurbaşkanımızı hiçbir konuda asla yalnız bırakmayacağız. Ülkemiz için önemli hizmetler yapan, kalkınmasını, gelişmesini sağlayan Uzun Adam’ı seviyoruz ve bundan sonra asla yalnız olmasına müsaade etmeyeceğiz.

-Akademisyen Prof. Dr. Erol Keleş biraz daha kendi halindeydi ama Fethi Sekin Şehir Hastanesi gibi sofistike bir yapının başhekimliğine geldiğinizden sonra işler değişti. Adınızı daha sık duyar hale geldik. Neydi hastanede yaptıklarınız ve adınızı şehre kısa sürede sevdiren hizmetler…
Atatürk’ün her zaman kendime rehber edindiğim çok güzel bir cümlesi var. “Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır” der.
Ben hayatım boyunca bu sözün ışığında yürüdüm. Öğrenci iken de, mesleğe yeni başlamış bir hekim iken de akademik hayatım boyunca da hastanede hasta bakarken de öğrencilerime ders anlatırken de buna çok dikkat ettim.
Fethi Sekin Şehir Hastanesi’ne Başhekim olarak atandığım gün, bu görevi onurlu ve kutsal görev bildim. 1.038 yatak kapasiteli dev bir sağlık kampüsümüz, yüzlerce doktor arkadaşlarımız, binlerce sağlık personelimiz ve görevlilerimiz vardı. Böylesine büyük bir organizasyonun elbette aksayan yönleri, tam işletilemeyen sistemleri vardı.
Biz önce sorunları tespit ettik, nasıl giderilebilir noktasında sabahlara kadar çalıştık ve sonuçta bugün Şehir Hastanemiz, hem fiziki konumu, hem yıldızlı otel konforunda hizmet vermesi hem de sağlık alanında bölgesinde bir marka olması unvanını kazanma konumuna yükseldi.
Hastanemizin bu konuma gelmesinde elbette çalışma arkadaşlarımızın, yönetim kademesinde bulunan idarecilerimizin, hekimlerimizin, sağlık ve diğer personellerimizin gayreti, alın teri ve emeği var. Ben onlara da bu vesileyle teşekkürlerimi sunuyorum.

BEN, HAYATIM BOYUNCA DEVLETİMİ, MİLLETİMİ VE ELAZIĞLI HEMŞERİLERİMİ SEVDİM
-Bürokratların siyaset deneyimleri pek istenilen karşılığı bulmaz ama siz adaylığınızın açıklandığı günden itibaren farklı bir profil çiziyorsunuz. Bürokrat soğukluğu üzerinizde yok. Nedir Erol Keleş’in farklı yönleri?
Erol Keleş’i farklı kılan bir şey yok aslında. Az önce de söyledim. Size bir görev verilmiş ve makam emanet edilmişse onun gereğini yapmak ve halkın memnuniyetini kazanmak durumundasınız. Bu halka bir lütuf değil, en iyi şekilde yapmanız gereken bir görev. Makamlar ve mevkiler, sizi özel ve ayrıcalıklı yapmaz. Yine bu makamlar sizi inanlara farklı ve tepeden bakma hakkını vermez. Makamlar sizi ulaşılmaz ve sorunlardan kaçıp makam odalarının konforuna mahkûm olup izole bir hayatı yaşamanızı gerektirmez.
Ben, hayatım boyunca devletimi, milletimi ve Elazığlı hemşerilerimi sevdim. Mesleğimi ve görevlerimi de devletimizin yücelmesi ve halkımızın mutluluğu üzerine inşa ettim ve bunu da başardım sanıyorum.
İşte bu tavrımız ve hizmet anlayışımız, bizi klasik ve bürokrasinin soğuk ve asık yüzlü konumundan ayıran bir duruş oldu. Ve ben bu durumdan ve duruştan çok büyük mutluluk duyuyorum ve haz alıyorum. Bir hemşerimizin “Allah razı olsun” cümlesi ve duası, tüm yorgunluğumu alıp bana güç vermeye yetiyor.

15 MAYISTAN SONRA DA KOLAY ULAŞILABİLİR OLACAĞIM
-Peki, sadece seçim sürecinde mi böyle? 15 Mayıs sabahı da Erol Beye kolay ulaşabilecek mi vatandaşlar?
Az önce de söyledim, benim bu tavrım ve duruşum seçim sürecine başlamadı ki 15 Mayıs sabahı sona ersin. Ben hayatımın her bir döneminde ve bulunduğum her görevde kolaylıkla ulaşılabilir, sorun ve sıkıntıların rahatlıkla anlatılabilen bir hekim ve yönetici oldum. Rabbim nasip ederse, 15 Mayıstan sonra Elazığ’da yaşayan, bize oy versin ya da vermesin tüm hemşerilerimin milletvekili olacağız. Artık çok daha büyük projelere ve halkımızın hayatını kolaylaştıracak hizmetlere odaklanacağız ve tüm bunları halkımızla birlikte hayata geçireceğiz. Ve Erol Keleş, dün olduğu gibi 15 Mayıstan sonra da ulaşılabilir olamaya devam edecek. Bundan şüpheniz olmasın.
-Elazığ’ı önce akademisyen sonra bürokrat gözüyle çok iyi tanıdınız. Sizce şehrin kronik sorunları neler?
Gerek akademisyen gerekse bürokrat olarak Elazığ’ı ve sorunlarını biliyorum.
Aslında Elazığ, geçmişten bugüne birçok önemli sorununu Ak Parti iktidarları döneminde çözmüş. Tarımsal sulama, yeni istihdam alanlarının oluşturulması, üretimin artırılması turizmin geliştirilmesi ve Pertek köprüsü, tarım ve hayvancılık sektörünün daha çok desteklenmesi, gençlerimize ve kadınlarımıza yönelik önemli projelerimizi inşallah yeni dönemde hayata geçirecek ve şehrimizi bugünden yarına güçlü bir şekilde taşıyacağız inşallah.

-15 Mayıs sabahı için ilk ele almanız gereken sorunu hangisi olarak görüyorsunuz?
15 Mayıs sabahı Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye Yüzyılı da başlamış olacak. Bizler bu tarihten sonra seçilen diğer milletvekili arkadaşlarımız, belediye başkanımız ve il başkanımızla birlikte bir araya gelerek, öteden beri konuşulan, çözümleri noktasında kısmi adımlar atılsa da süreçleri devam eden sulama projelerini ele alarak somut adımlar atmış olacağız.
Bununla birlikte şehrin yakın, orta ve uzun vadede çözülecek problemlerine yoğunlaşıp sonuca yoğunlaşacağız.
LİSTELERE TEPKİ HER DÖNEMDE OLDU
-Partinizin listesine tepkiler hakkında neler söyleyeceksiniz? Neye bağlıyorsunuz bu tepkileri… Sahada temaslarınız oluyor size diğer adaylara yansıyan bir şey var mı?
Her seçim döneminde ve hemen her partide listeye karşı bir memnuniyetsizliğin oluşmasını siyasetin doğasında olan bir süreç olarak görüyorum.
Birbirinden değerli 74 aday adayı arkadaşımız arasından sadece beş isim listede yer alabiliyor. Liste nasıl oluşursa oluşsun, kimler bulunursa bulunsun böyle bir tepki olması normal ve doğaldır. Zira herkesin listede görmek istediği isimler farklı. Herkesin listede yer alması mümkün olmadığına ve böyle bir imkân bulunmadığına göre listeler üzerinde belirli bir tepki süreci yaşanmasını da normal karşılamak gerekir.
Ak Parti bir ideal ve misyon partisidir. İlkeleri olan, sadece Türkiye değil, dünya mazlumlarının umudu olan ve onların duasıyla 21 yıldan beri iktidarda olan bir siyasi harekettir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın verdiği onurlu mücadeleye inanan, onun tüm zorluklara rağmen, Gezi olaylarına, 15 Temmuz hain kalkışmasında ortaya koyduğu güçlü iradeye rağmen, muhalif kesimin sık sık Adnan Menderes hatırlatmalarıyla idam ima ve göndermeler yapan çevrelerin tehditlerine rağmen, bu davaya gönül vermiş hiçbir kardeşimin liste gerekçesi ile farklı bir tavır sergileyeceğine inanmam. Böylesi bir tavır, Ak Parti ile Erdoğan ile yolları kesişmiş yıllarca bu davanın zaferi için koşup koşturmuş bir partilinin duyarlı bir kişinin tavrı olamaz.
Bazı adayların ve partilerin Ak Parti listesine yönelik sözde tepkiler üzerinden siyaset ve politika üretmelerini kendilerine güvensizliğin ve acziyetin bir göstergesi olarak görüyorum.
Ak Parti’de listeden kaynaklı az bir kesimde bir kırgınlık olsa da bu durum, partiden soğumaya ve farklı bir parti ya da adaya oy verilmesine sebep ve gerekçe olmaz diye düşünüyorum. Her bir Ak Partili kullandığı oyun ve durduğu safın oyun ne anlama geldiğini, attığı her bir oyun nasıl bir vebal taşıdığını bilir ve ona göre davranır.
-Biraz da genel siyasetten konuşalım… 2023 seçimlerini nasıl değerlendiriyorsunuz. İki ittifak güçlü ve yarış onlar arasında. Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı arasındaki farkı nasıl açıklarsınız?
Ben birçok konuşmamda da dile getiriyorum. Bu seçim cumhurbaşkanı ve milletvekilleri seçmenin çok ötesinde bir anlam taşıyan bir seçim.
Bu seçim, kendileri kabul etmek istemese de PKK ve FETÖ terör örgütlerinin artık resmen de desteklediği millet ittifakıyla, halkın iradesi ve ülkenin bağımsızlığını savunan cumhur ittifakının seçimidir.
Bu seçim, milli savunma sanayi ve teknolojik kalkınmayı hedefleyen Cumhur ittifakı ile “geldiğimizde Baykar’a dokunacağız” diyen, Atatürk havalimanının Amerikalı bir şirkete verip milli savunma hamlemizi sonlandıracak bir zillet ittifakının seçimidir.
Bu seçim, millerin saf, temiz ve ülkesini seven insanlarıyla, kirli tuzaklara ve ülkemiz üzerinde öteden beri emelleri olan ve Erdoğan var diye bu hedeflerine ulaşamayan küresel odakların yarıştığı bir seçimdir.
Bu seçimlerde millet ittifakına, sırf cumhurbaşkanı değişin amacıyla siyasi bir tercih yaparak oy veren duyarlı kardeşlerimizin bu gerçekleri de görmesini diliyorum.
Millet ittifakının bu kadar çok başlılıkla ülkeyi yönetemeyeceklerinden ve ülkeyi ciddi bir kaosa sürükleyeceklerinden hiç şüphemiz yok lakin bunların ülkemizin geleceğini, bağımsızlığını tehlikeye atacaklarına dair ciddi şüphemiz ve endişelerimiz var.
HDP, PKK ve FETÖ, sırf Erdoğan gitsin diye Millet ittifakını desteklemiyor. Onların başta özerklik olmak üzere çok sorunlu ve milli egemenliğimizi tehdit edebilecek talepleri var. İnşallah halkımız bu gerçekleri de görür ve ülkemize 5 yıl kaybettirmez.
-Seçmenle birebir diyaloglar kuruyorsunuz. Nasıl görüyorsunuz sokağın nabzını?
Seçim sürecinde gezip gördüğümüz yerlerde halkımızın Ak Parti’ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a büyük bir teveccühlerine şahit oluyoruz. Birebir görüştüğümüz hemşerilerimiz, seçimlerin önemi ve anlamı konusunda çok bilinçli ve duyarlı. Ülkemizin ve gençlerimizin geleceğini soğan fiyatlarına tercih etmeyecek bir feraseti ve heyecanı sokakta görüyor ve bunu anlamı buluyorum.
-Son olarak Cumhurbaşkanlığı seçimi için oy tahmininizi alabilir miyiz?
Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile birlikte cumhur ittifakı partilerimizin kazanacakları milletvekili sayısıyla mecliste güçlü bir şekilde temsil edeceğimize inanıyorum.
Halkımız, hem kendisinin hem de ülkesinin geleceğini riske etmek ve tehlikeye atmak istemiyor. Ülkemiz yeni bir 7 Haziran 2015’i yaşamama adına 1 Kasım 2015 sonuçlarını gibi bir iradeyi sandığa yansıtacak güçlü bir kararlılık gösteriyor.
GÜN, BİRİLERİNE KIZMA, BİRİLERİNE KÜSME VE GÖNÜL KOYMA GÜNÜ DEĞİL
-Teşekkür ediyoruz açıklamalarınız için… Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Ben her platformda 14 Mayıs seçimlerinin hayati önemine dikkat çekiyorum. Hemşerilerimden de bu konuya duyarlılık göstermelerini özellikle rica ediyorum. Bu ricam, benim ya da diğer arkadaşlarımın milletvekili seçilmesinden daha öte bir anlam taşıyor. Zira seçimlerde saflar çok net ve kirli pazarlıklar çok aleni. Kimse kendini saklamıyor ve gizlemiyor.
Gün, birilerine kızma, birilerine küsme ve gönül koyma günü değil. Gün, öfkeyle hareket edilecek gün değil. Gün, ülkemize ve geleceğimize sahip çıkma günü.
Ben bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ediyor, 14 Mayıs seçimlerinin ülkemizin yeniden şahlanışının başlangıcı olmasını diliyorum.
Röportaj: Osman Gürses
Fotoğraf: Selim Şekeroğlu
Yorum yazarak El-Aziz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan El-Aziz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler El-Aziz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı El-Aziz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak El-Aziz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan El-Aziz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler El-Aziz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı El-Aziz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.