“Allah kime yardım ederse ancak O galip gelir”
Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Zeki Geçkil’in 961. Sayımızda El-Aziz’den köşesinde yayınlanan yazısı…

İlk yayın tarihi: 18.04.2017
Saadet Partisi YİK Başkanı O.
Asiltürk’ün bir videosu sosyal medyaya düştü. Millî Görüş partilerinin en fazla
% 22 oy alabildiğini, ardından sürekli düşüş yaşandığını ifade ediyor ve şunu
diyor: Saadet Partisi giderek sıfıra yaklaşıyor. Toplum yapısı ortada,
kaçınılmaz sondan kurtuluş yok.
Anlaşıldığı kadarıyla O. Asiltürk adeta Saadet Partisi’nin sıfırlanması için
nöbet tutmada ve bunu ifade etmekte sakınca görmüyor; çok ilginç bir durum.
Neden sıfırlanıncaya dek Saadet Partisi YİK Başkanlığını sürdürmek istediğini
ise anlayabilmiş değiliz. O ki ölüyor başkasının kollarında can versin istemez
mi insan?
Saadet Partisi’nin Erbakan zamanında sürekli gerilediğine işaret ederek
kendisinin suçu olmadığını anlatmaya çalışırken Millî Görüş başarısız
oldu demeye getiriyor. Görevimi başarıyla yerine getirdim, Millî
Görüş’ün başarısına müsaade etmedim, mi demek istiyor yoksa Sayın O. Asiltürk?
Böylece ağababalarına mesaj mı veriyor, pek belli değil.
El-Aziz’den başka söz eden olmadığından fazla bilinmese de gerçek o ki;
Erbakan’ı dört partisini kapatarak, dört defa siyasi yasaklı yaparak, 4 defa da
kadrolarını, tabanını fitne tefrika çıkartıp kopartarak engellenmeye
çalışan 1923 hile rejimi ve köle düzeni bunda başarılı
olamadı. Ancak Erbakan başardı, her ne vadettiyse birer birer gerçekleşiyor.
Erbakan’ın yolunu kesmek amacıyla hepsi de ABD’de planlanıp gerçekleştirilen 12
Mart 1971 Muhtırası ile Millî Nizam Partisi’ni, 12 Eylül 1980 Darbesiyle Millî
Selamet Partisi’ni nihayet 28 Şubat 1997 post modern darbesiyle de Refah ve
Fazilet partilerini kapattıran vesayet rejimi Erbakan’ın yolunu kesemedi, Millî
Görüş’ü engelleyemedi.
Hepsi bu kadar m; ne gezer? Her baskıcı despot rejimin muhalif liderlere
yaptığını 1923 hile rejimi ve köle düzeni de
Erbakan’a yapmış, işbirlikçi ajanlarıyla da yakın çevresini tahkim etmişti.
Erbakan elbette yapılanın farkındaydı. Plan ve projelerini o şekilde yaptı.
Küresel güç ve kontrolündeki vesayet rejimiyle mücadelesini öyle başarıyla
tamamladı.
Millî Nizam Partisi’nden itibaren Erbakan’ın en yakınında yer alan O.
Asiltürk’ün MİT’ten olduğunu, (birlikte uzun yıllar çalışmış olan) Süleyman
Karagülle’nin gönderdiği, internet sitemizde yayınlanan açıklamasında
belirtiliyordu. Karagülle açıklamasında O. Asiltürk’ü savunup hiçbir
zaman Millî Görüş aleyhine olumsuz rapor vermedi, daima koruyup kolladı diyordu.
Karagülle’nin sözleri doğru kabul edilecek olsa bile amaç Erbakan’ın bir
şekilde elimine edilmesi ve işbirlikçi ajanların Millî Görüş yönetimine
getirilmesiydi.
Süleyman Arif Emre SİSYASETTE 35 YIL isimli kitabında Millî
Nizam Partisi’ni kapatma davası ile tehdit eden Musa Saffet Bayramâşık diye bir
şahıstan söz etmektedir: Kendisi ABD Yahudi Cemaati temsilcisi olduğunu
söyleyerek benden, Erbakan ile görüştürmemi istedi, durumu bildirdim. Erbakan
kabul ettiğinde şunları söyledi: ABD Yahudi Cemaatini temsilen taleplerini
iletmek için geldim. Halkın inancıyla bütünleşmiş, toplumsal desteğe sahip bir
partiyi desteklemek istiyorlar. Lakin Siyonizm karşıtı, İsrail aleyhtarı
söyleminizi terk etmenizi istiyorlar. Yoksa partinizin kapatılacağını
söylüyorlar!
Erbakan ona dedi ki: Dünyanın birçok yerinde İsrail karşıtı yapılanmalar
İsrail’e hizmette bulunuyorlar. Biz de İsrail karşıtı söylemle iktidar olursak
daha iyi İsrail’e hizmet edebilir, daha faydalı oluruz. Bu teklifini kabul
etmeyince Erbakan bu defa şöyle dedi: Peki, İsrail aleyhtarlığını terk etsek bu
yeter mi? Hayır, şimdiye kadarki söyleminizi de düzeltmenizi istiyorlar
cevabını aldı. Ardından kapatma davası açıldı, Millî Nizam Partisi kapatıldı.
Ancak ardından Erbakan Süleyman Arif Emre’nin başkanlığında Millî Selamet
Partisi’nin kuruluşunu gerçekleştirdi, sonra kendisi başına geçti. Siyonizm
karşıtı ve İsrail aleyhtarı söylemini terk etmek şöyle dursun aksine arttırarak
devam ettirdi. Böylece Millî Selamet Partisi kurulduktan bir yıl sonra 1973
Genel Seçimine girdi ve 52 parlamenterle Meclis’e girdi, çeşitli koalisyonlarla
4 yıl aralıksız iktidar ortağı oldu. Hakkında kapatma davası da açılmadı. Ta
ki, 12 Eylül darbesiyle tüm partiler kapatılıncaya kadar! Şimdi bu yaşanmış
gerçek durum nasıl açıklanabalir?
Elbette kaçınılmaz şekilde şöyle: Erbakan demek ki, Millî Nizam Partisi
kapatılınca ABD Yahudi Cemaati ile diyaloga geçerek temsilcileri Musa Saffet
Bayramâşık’a önerdiklerini kabul ettirip onlarla anlaştı!
Peki, ABD Yahudi Cemaati Erbakan’dan nasıl bir güvence alarak anlaştı? Bunun da
tek bir izahı var ki o da şudur: Millî Selamet Partisi yönetimini Erbakan
dışında işbirlikçilerini yerleştirerek kontrolünde tutmak! ABD Yahudi Cemaati
bunun dışında Erbakan’dan asla bir güvence alamazdı. İleride Erbakan’ı elimine eder
partiyi kullanırız diye düşündüler.
Denilebilir ki peki, Erbakan nasıl öyle bir riski alabildi? Erbakan siyasete
atılmadan önce ordu bünyesinde gizli illegal bir örgüt kurmuştu. Türkiye’yi o
örgüt aracılığıyla kontrolüne alıp Yahudi vesayetinden kurtarmayı planlıyordu.
Millî Görüş’e toplumsal taban yapmak, kamuoyu oluşturmak içinse ABD Yahudi
Cemaati ile anlaştığı gibi Siyonizm-İsrail karşıtı söylemi sürdürüp
kullanacaktı.
Millî Görüş partilerinde yaşanan onca ayrılmalara, kopmalara rağmen dünya yıkılsa
asla Erbakan’dan ayrılmayan, ak saçlılar denilen yönetim
kadrosu tamamen işbirlikçi ajanlar olarak yakın çevresine yerleştirilmiş
kişilerden oluşuyordu. Rejim Erbakan’ı elimine edip onları yönetime getirecekti
ama bunu hiçbir zaman, hiçbir şekilde başaramadı.
Erbakan Millî Görüş söylemiyle toplumu sarsarken; ordudaki derin yapıyla 12
Mart 1971 Muhtıra, 12 Eylül 1980 Darbe ve 28 Şubat 1997 post modern müdahale
süreçlerine ardı ardına yön ermeyi, Türkiye’yi vesayet rejiminden kurtarmayı
başardı. ANAP gibi AKP de özünde Erbakan’ın projesiydi. Her iki projeyi de
Yahudi önce destekledi, sonra var gücü ile bertaraf etmeye çalıştı. ANAP’ı
bertaraf etti. Lakin AKP’ye 15 yıldır güç yetiremiyor.
Erbakan Millî Görüş partilerini yakın çevresine yerleştirilen işbirlikçi
ajanlara bırakmadığı gibi; dolaylı, manipülatif destek verdiği ANAP ve AKP’nin
Yahudi’nin eline geçmesine de imkân vermedi. En son Numan Kurtulmuş ve ekibini
de Saadet Partisi’nden uzaklaştırdı ve kendisi başına geçip vefatına kadar
elinde tuttu. Böylece AKP’yi bölmesine Türkiye’yi istikrarsızlığa sürüklemesine
fırsat vermedi. Numan Kurtulmuş ise tıpkı Bülent Arınç gibi AKP’de bir süre
kullanıldıktan sonra bir kenara atılacaktır. Her ikisi de Yahudi kökenlidir.
O. Asiltürk Millî Görüş en çok % 22 oy alabildi, Saadet Partisi sürekli
küçülüyor demekle bir gerçeğe işaret ediyor. Ancak Erbakan başarılı oldu; çünkü
Millî Görüş davası AKP ile devam ediyor. Erbakan ne vadettiyse hepsini AKP
iktidarı bir bir gerçekleştiriyor.
O. Asiltürk Saadet Partisi’nin başarısından ümidini kesmiş. Lakin yakasından
düşmüyor; gerçek Millî Görüşçülerin eline geçmesin diye nöbet tutuyor. Oysa
inkârcılardan başkası Allah’tan ümidini kesmez. Allah kime yardım ederse ancak
o galip gelir.
Erbakan tek başına Konya’da Millî Görüş davasını başlatarak, tek çiçekle bahar
gelmez diyenlere inat her bahar tek çiçekle başlar dedi ve Allah yardım ettiği
için başardı. Şimdi Saadet Partisi muhteşem mazisine, büyük teşkilatına ve
Türkiye’deki özgürlük ortamına rağmen sürekli küçülüyorsa Allah’ın yardımından
mahrum kaldığı içindir.
Allah kime yardım eder, kime yardım etmez konusu üzerinde durulması gerekir.
Aslında Yüce Allah dünyada inanan-inanmayan ayırımı yapmadan herkese
gösterdikleri gayrete göre karşılığını verir. Bediüzzaman Hazretleri küfürde
bile samimi gayret gösterenler başarılı olurlar demektedir. Saadet
Partisi kabuk yönetimi ise Millî Görüş’e samimiyetle inanmadığı, azim ve gayret
göstermediği için başarılı olamamaktadır.
Erbakan Yahudi’nin yakın çevresine yerleştirdiği işbirlikçi ajan takımını ters
köşe ederek Saadet Partisi’nin içini boşalttı, vefatından sonra da onlara
bıraktı. Lakin terk etmiyorlar. Dibini buldukları, hiçbir umutları kalmadığı
halde bırakmıyorlar, kene gibi yapışmışlar.
Ancak Millî Görüş’ün temsilcisi Saadet Partisi sürgit bu ihanetçi şebekenin
eline bırakılır diye düşünmek kesinlikle yanlış olur. Millî derin devlet
Türkiye’ye tam hâkim olduğunda, hiç şüphesiz Saadet Partisi’ni de Yahudi’nin
elinden alacak ve gerçek sahiplerine teslim edecektir. Bunun aksi düşünülemez.
Millî Görüş Türkiye’yi ele geçirdi, şimdi Siyonizm ile küresel boyutta
mücadeleye devam etmektedir. Bu mücadeleyi de kazanacak, Allah vadettiği gibi
nurunu tamamlayacaktır.
-
Saadet Partisi Futbol Kulübü Kongresi’nde fanatiklerin oylarıyla İngiliz Temel yeniden başkan seçildi!
-
Erbakan Osmanlı’yı yıkan Siyonist planı anlatıyor
-
Gerçeklerin mutlaka bir şekilde su yüzüne çıkma gibi bir huyu var
-
Millî Gazete’nin Haber Yaptığı Erbakan’ın Vasiyeti Neden Açıklanmadı?
-
Erbakan ile dalga geçmişlerdi, hepsi bir bir gerçekleşti
-
Kongre istişaresi yapan Saadet Partisi YİK Üyeleri