Millî Görüş’ün Yezid’i O. Asiltürk’e İtaat Eden Dalalettedir
Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Zeki Geçkil'in gazetemizin 868. sayısında yazısı...

İlk yayın tarihi: 30.06.2015
Hak dava olan Millî Görüş’ün şiarı her halükârda hakkı üstün
tutup haklıdan yana olmayı, mazlumu, mağduru korumayı gerektirir. Hiçbir
şekilde ve nedenle zulüm, haksızlık yapanı yanında yer alarak, itaat ederek
açıktan ya da sessiz kalarak dolaylı destekleyenlere Millî Görüşçü denemez.
Kendini bir oldubitti ile Saadet Partisi YİK Başkanı ilan
eden O. Asiltürk 40 yıl birlikte olup her zaman en yakınında bulunduğu, hiçbir
zaman ters düşmediği, aykırı hareket etmediği Millî Görüş Lideri Erbakan’ı
vefatından hemen sonra hedef yapıp karalamaya kalktı…
Yaptığı teşkilat toplantılarında Erbakan’ın ümmetin malını
çocukları üzerine geçirdiğini ve kendisine 30 bin $ borç taktığını anlattı.
Erbakan ve çocuklarını sistemli şekilde yürüttüğü yıpratma, itibarsızlaştırma,
teşkilatın gözünden düşürme çabaları infial uyandırınca tutum değiştirdi.
Konya’da Saadet Partisi’nin düzenlediği bir toplantıda
Erbakan’a yönelttiği suçlamalardan ötürü sorulan bir soruya canlı yayın
sırasında kameralar önünde bağırıp çağırarak verdiği cevapta Erbakan’a değil
çocuklarına dedim diyen O. Asiltürk kendini savunmaya çalıştı.
Oysa Erbakan partinin mallarını üzerine geçirmese çocukları bunu
kendileri yapamaz. Bu basit gerçekliği bile herkesi kör âlemi sersem yerine
koyarak çarpıtan sözde YİK Başkanı O. Asiltürk Erbakan’ın çocuklarına medya
üzerinden her türlü iftirayı sürdürüp en olmadık kötülükler, haksızlıklar,
zulümler yapmaya devam etti, ediyor.
Erbakan’ın çocuklarını birbirine düşürerek fitne fesat
kumkuması gibi çalışan O. Asiltürk’ü Şevket Kazan’la diğer ak saçlılar da
desteklediler. Erbakan’ın büyük kızına Saadet Partisi Kadın Kolları
Başkanlığını veren O. Asiltürk diğer kızının İstanbul’da yaptığı bir toplantıda
partimizle alakası yok diye polise şikâyet etti, salona asılan bayrak ve
afişleri toplattırdı.
Fatih Erbakan’ı dışlayarak teşkilatlara sokmayan,
konuşturmayan, faaliyetlerini engelleyip camiadan tecrit eden O. Asiltürk Erbakan
Vakfı’nın kurulmasını da karşı çıkıp gayrimeşru ilan etti. Ailesi üzerinden
Erbakan’ı hedef alarak Saadet Partisi ve Millî Görüş’le alakasını kesip
geçmişini inkâr etmeye, karartmaya çalışıyor.
Böylece Erbakan’sız Millî Görüş ihdas ederek kendini merkeze
alan bir çaba göstermekte olan Saadet Partisi YİK Başkanı O. Asiltürk’e diğer
ak saçlılar ve kabuk yönetim desteğini vermeye devam etmektedir.
Fatih Erbakan’ın Saadet Partisi’nin başına getirilmesini dava
ediyor, bunu mesele yapıyor değiliz. Erbakan’a karşı bazen açıktan, bazen
sinsice yürütülen itibarsızlaştırma çabasına ve çocuklarını Saadet Partisi’nden
dışlayıp çalışmalarını engellemesine itiraz ediyoruz.
Velev ki Erbakan’ın çocukları yanlış yapsın, hata etsin;
hiçbir şey dışlanmalarına gerekçe yapılamaz. Kim olursa olsun, hak davaya
hizmet etmek ya da katılmak isteyen birine asla mani olunamaz. Mani olunduğunda
hak dava özelliğini kaybeder.
Fıkıh kitaplarında şöyle bir örnek verilir: Bir
Müslüman’ın camiye gelmesine mani olan bir yetkiliye cemaat karşı çıkarak bu
yasağı kaldırmazsa orada cuma namazı kılmak caiz olmaz. Kimsenin böyle bir
yetkisi ve buna bir gerekçesi olamaz.
Çünkü hiçbir gerekçe ile hiç kimsenin ibadet özgürlüğü
engellenemez. Müslümanın özgür olmadığı, esaret altında tutulduğu yerde cuma
namazı kılınamaz. Cuma namazı da cihad gibi tek başına kılınmayan mutlaka
cemaat halinde eda edilmesi gereken bir farizadır.
Millî Görüş’ün tek temsilcisi Saadet Partisi’ne, hangi gerekçe
ile olursa olsun katılmaktan, hizmet etmekten hiç kimse alıkonulamaz.
Erbakan’ın çocukları bunun istisnası olamazlar. Eğer Saadet Partisi için
çalışmak istiyorlarsa buna hiçbir gerekçe ile mani olunamaz.
Makam, mevki, yetki vermeyebilirsiniz; aday göstermeyebilirsiniz;
lakin çalışmasına engel olamazsınız. Bunu yaptığınızda Saadet Partisi hak dava
olmaktan çıkar, bir dalalet fırkası halini alır, mensupları da dalalete düşmüş
olur.
Zaten Saadet Partisi ve yayın organı Millî Gazete Millî Görüş
çizgisinden saparak siyonist politikalara payanda olmaktadır. Erbakan ve Millî
Görüş’e 40 yıl boyunca şiddetli düşman kesilenler şimdi Saadet Partisi’ne tek
olumsuz bir söz bile söylememektedirler.
Siyonist sermayenin reklamlarını boca ettiği Millî Gazete,
Millî Görüş’ün 40 yıllık düşmanı kesimlerle paralel yayın yapmaktadır. Millî
Görüş jargonuyla siyonist stratejisine payanda olmaya çalışan Saadet Partisi
kabuk yönetimi Millî Görüş düşmanlarıyla içli dışlı haldedir.
İmam-ı Şafi Hazretlerinin asırlar ötesinden günümüze ışık
tutan bir projeksiyonu var ki hiç yanılma payı bırakmayan bir tespit yapmamızı
mümkün kılmaktadır. Büyük İmam diyor ki hak ve batıl tarafı ayırt
etmenin güçleştiği fetret dönemlerinde düşmanın okları kimi hedef alıyorsa siz
de onun yanında yer alın.
İmam-ı Şafi Hazretlerinin bu tavsiyesine uyacak olursak
Saadet Partisi ve Millî Gazete’ye 40 yıllık Millî Görüş düşmanlarının oklarını
yöneltmek şöyle dursun toz kondurmadıklarını göreceğiz.
Peki, eğer Millî Görüşçüler olarak bu tavsiyeye uyarsak 40
yıllık düşmanlarımızın oklarını yönelttikleri, hedef haline getirdikleri kim
var diye baktığımızda ne görüyoruz?
İsrail, ABD Yahudi Lobisi, Avrupa Birliği çevreleri, siyonist
sermaye ve medyası ile içeride onların dümen suyunda gidenleri Cumhurbaşkanı
Erdoğan, Başbakan Davutoğlu ve AKP iktidarını hedef tahtası yapıp ok yağmuruna
tutarken görüyoruz. Bu yadsınamaz gerçeklik karşısında peki ne yapmamız
gerekir? Saadet Partisi ve Millî Gazete’nin yaptığı gibi ezeli düşmanlarımızla
aynı safta yer alıp onların ok yağmuruna tuttukları hedefleri mi vuralım?
Bunu yapmada bir terslik yok mu? Ezeli düşmanlarımızla aynı
cephede yer alarak onlarla aynı hedefleri ok yağmuruna tutmakla elimize ne
geçebilir; nasıl bir sonuca varabiliriz?
Hani, birlikte aynı cephede yer aldığımız düşmanlarımız
bizden zayıf olsa şöyle bir hesap yapabiliriz: Bu düşmanımızla birlikte şu
ortak düşmanımızı yenelim, sonra onlara dönerek bertaraf ederiz. Oysa böyle bir
durum da söz konusu değil. Yaptığımız destek atışı türüne benzer bir yardımcı
kuvvet görevidir. Yani kendimize değil başkasına çalışıyoruz!
Saadet Partisi ve Millî Gazete’nin aynı safta yer
aldıklarıyla hiçbir ortak yanları olmadığını sanırız izaha gerek yok. Daha dün
denilebilecek yakın bir zaman önce, 28 Şubat cephesi oluşturup Millî Görüş’ün
iki partisini artarda kapatan, bunların partilerini kapatmak yetmez köklerinin
kazınması lazım diyenler başkası mıydı? O halde bu birlikteliğin nedeni ne?
Erbakan’ın Batıklüp diye, Millî Görüşçüleri gluglu dansı
yaparak yemeye çalışan yamyam diye nitelediği bu kesimle aynı cephede yer alıp
28 Şubat’ın hedefi yapılanların üstüne ok yağdıranlarla birlikte ok yağdırmak
Saadet Partisi ve Millî Gazete’ye yakışıyor mu?
İsrail temsilciğinden aldığı tüyolarla AKP iktidarını
karalayarak sözde İsrail karşıtlığı yapıp Millî Görüş raconu kesmeye çalışan
Sabetayist haham yönetimindeki Millî Gazete; neden Yahudi sermayesinin reklam
verdiğini önce bir izah etsin. AKP iktidarının İsrail’le ticaretini diline
dolayıp ahkâm keseceğine Yahudi sermayesi desteğine ne diyet ödediğini yazsın!
Yezid’in Hz. Muhammed’in torunlarına yaptığının benzerini
Saadet Partisi YİK başkanı O. Asiltürk’ün Erbakan’ın çocuklarına yapmasına
destek olan, seyirci kalan Millî Görüşçülere Allah’tan hidayet, basiret ve
biraz dirayet diliyoruz.
Erbakan ve Millî Görüş’e 40 yıl boyunca demediklerini,
etmediklerini bırakmayanlarla safı aynı olanlar, hedefi aynı olanlar kendine
gelmeliler. Ne yaptıklarını, kime hizmet ettiklerini görmeliler. Yoksa
Erbakan’ın dediği gibi balığın tuz içinde tuz olması misali Yahudileşirler de
farkına bile varamazlar.
Erbakan henüz hayatta iken 17 yıldır; Şevket Kazan-O.
Asiltürk ikilisini rejimin Millî Görüş partilerine yerleştirdiği temsilcileri
olduklarına dair argümanlarımızı yazıyoruz. Gelişmeler, yaşanan olaylar tamamen
yazdıklarımızı doğruladı, doğruluyor.
Keza Numan Kurtulmuş ve Bülent Arınç ile ilgili daha baştan
itibaren yazdıklarımız da her aşamada aynen yaşanarak doğrulandı. Şevket
Kazan-O. Asiltürk ikilisinin desteklediği bu iki Yahudi zat için daima keskin
kılıçla duran Erbakan liderlik için daima yollarını kesti.
Millî Görüş partilerindeki bütün fitneleri çıkartıp ayrılık
tohumlarını eken, besleyip büyüten Şevket Kazan-O. Asiltürk ikilisi şimdi de
Saadet Partisi’ni Erbakan Vakfı karşıtlığı çıkartıp bölmeye çalışıyor.
Bu ikili ile çalışmak zorunda bırakılan Erbakan 12 Eylül
sonrası ANAP’ı, 28 Şubat sonrası AKP’yi birtakım manipülasyonlarla
destekleyerek onları her zaman ters köşeye yatırdı!
-
ERBAKAN DEVLETİ MÜSLÜMAN, MÜSLÜMANLARI İKTİDAR YAPTI
-
Saadet Partisi Futbol Kulübü Kongresi’nde fanatiklerin oylarıyla İngiliz Temel yeniden başkan seçildi!
-
Erbakan Osmanlı’yı yıkan Siyonist planı anlatıyor
-
Gerçeklerin mutlaka bir şekilde su yüzüne çıkma gibi bir huyu var
-
“Allah kime yardım ederse ancak O galip gelir”
-
Millî Gazete’nin Haber Yaptığı Erbakan’ın Vasiyeti Neden Açıklanmadı?
-
Erbakan ile dalga geçmişlerdi, hepsi bir bir gerçekleşti