Kemal Kılıçdaroğlu hiç de hoş olmayan bir gelişme sonucu CHP Genel Başkanlığına getirilmiş olmasına rağmen katıldığı ilk genel seçimde öncekinden birkaç puan yüksek oy alıp milletvekili sayısını arttırdı.
Ne var ki CHP’nin içine düştüğü ve uzun süre yaşadığı tüm çalkantıların olumsuz etkilerini bertaraf ettikten sonra üstelik oylarını, daha çok da milletvekili sayısını arttırarak bir seçimden çıkması pek kimseyi memnun etmedi.
Herkes fosilleşmiş asırlık CHP’nin tüm menfiliklerinin dayanılmaz yükünü bir yıllık Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na yıkarak “Neden Tayip Erdoğan’a bu seçim zaferini kazandırdın?” diye hesap sordu. “Sen CHP’yi içine düştüğü o kötü şartlardan kurtarıp üstelik de birkaç puan kazandırdın” diye hakkını teslim eden neredeyse hiç çıkmadı.
Ama yine de çok fazla üzerine gidildiği söylenemezdi. CHP’ye sürekli oy kaybettirip ömür boyu muhalefete mahkûm eden ve kıçın kıçın geri gitmesine yol açan o akla ziyan milletle inatlaşma politikalarını terk edip müspet politikalar izlemeye başlaması ise Kemal Kılıçdaroğlu için sonun başlangıcı olmuşa benziyor.
Son seçimde Türkiye’ye dönük CHP’ye oy verin kampanyaları başlatan dış çevrelerden bile KemalKılıçdaroğlupapağan gibi hep aynı şeyleri tekrarlıyor ondan da hayır yok şeklinde umut kırıcı değerlendirmeler gelmeye başladı.
Bu dış güçlerin içerideki uzantıları da bu işaret fişeğine uyarak Kemal Kılıçdaroğlu aleyhine sıkı bir kampanya başlattılar.
Vesayet rejiminin tasfiyesine gösterdiği anlayış, bölücü terör örgütü PKK eylemlerine ilişkin devlet politikalarına verdiği destek, bölge ülkelerine yönelik yürütülen sıfır sorun dış politika ve son olarak Somali’ye gitme konusunda araştırma yaptırdığını açıklaması Kemal Kılıçdaroğlu’na tüm beslenen umutları tüketmişe benziyor.
Türkiye’nin yararlarını, milli çıkarlarını CHP’nin yararları ve çıkarları ile bağdaştırma çabaları yüzünden Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik kabaran öfkeyi çok iyi anlıyoruz.
Çünkü CHP İttihat ve Terakki’nin devamı olarak Sabetayist Yahudiler tarafından bir zümre oligarşisi oluşturup Türkiye’yi Dünya Siyonizm’i adına yönetmek üzere kuruldu.
Bu yüzden CHP’nin çıkarları ile ülkenin çıkarları bağdaşsın diye, CHP milletin sevgisini, takdirini, beğenisini kazansın diye kaygı duyulmadı. CHP yönetimleri kurucu iradeyi daima milli iradenin üstünde tuttu.
Milletin istediği, desteklediği iktidarlar, Dünya Siyonizm’ine sırtını dayayan bu Sabetayist zümre oligarşisi tarafından sürekli resmi ideoloji adına zorla görevden uzaklaştırıldı.
Bunun için Dünya Siyonizm’i ile işbirliği içerisinde olan sermaye, medya, siyaset üçlüsü bu zümre oligarşisine her halükârda destek oldu. Temel vazgeçilmezleri olan laiklik İslam karşıtlığı ve Müslüman düşmanlığı şeklinde yönetime ve topluma yansıtılmaya çalışıldı.
Bu yüzden CHP seçim de kaybetse, şeklen iktidardan uzaklaşsa da fiilen devlete sahip oldu, devletin ideolojisini temsil etti. CHP yönetimleri halk yerine egemen güçleri memnun etmeye hep çalıştılar.
Ama artık devir değişti. Dışarıdan güdümlü vesayet rejimi tasfiye edildi. CHP işbirlikçi sermayeye, medyaya, askere, yargıya, üniversitelere, sivil toplum kuruluşlarına, bürokrasiye ve örgütlü suç yapılanmalarına sırtını dayayıp millete rağmen dediğim dedik havasını artık sürdürebilmekte çok uzaklarda kaldı.
Ama hala elinde güçlü bir parti örgütü ve kemikleşmiş tabanı var. Bu yüzden ülkenin çıkarlarını, milletin yararlarını, halkın hoşnutluğunu öne çıkaran politikalarla Türkiye’nin partisi olabilirse daha da başarılı olabilir.
Eğer millete, halka rağmen despot zihniyetinden arınabilir ve güven de verebilirse iktidar bile olabilir. Zaten CHP’nin bunun dışında bir yolla, özellikle de vesayet rejimini ayakta tutmaya çalışarak, malum zümrenin çıkarlarını gözeterek ne bir yere varması ne de ayakta kalması mümkün olabilir.
Ancak hala her yerde mensupları bulunan Sabetayist zümre CHP içinde de büyük etkinliğe sahiptir. Bu zümre, CHP’nin ne pahasına olursa olsun Dünya Siyonizm’i ile dirsek temasını sürdürmesini, vesayet rejiminin tasfiye edilmesi konusunda havlu atmayıp sonuna kadar direnmesini ve kurucu irade adına hareket ederek millî irade “safsatasına” hiçbir şekilde bel bağlamamasını istiyor.
İşte bu yüzden Kemal Kılıçdaroğlu yönetiminin CHP’yi Türkiye’nin partisi yapmasını, milletin beklentileri, halkın hoşnutluğu doğrultusunda yeni bir konsept oluşturmasını malum iç ve dış güç odakları şiddetle eleştirip karşı çıkıyorlar.
Onları CHP’nin geliştirilmek istenen yeni konsept içerisinde güçlenip oy oranını ve milletvekili sayısını arttırmış olması hiç ilgilendirmiyor. Varsa yoksa resmi ideolojiye dayalı vesayet rejiminin ilelebet devam ettirilmesi ve zümre oligarşisinin yeniden ülke yönetimine gelme mücadelesine destek verilmesidir.
Bu çabalar artık CHP’yi biz yönetemeyeceksek ve bu ülke bizim olmayacaksa hiç kimsenin olmasın raddesine gelme istidanda…
Bu yıkıcı yaklaşımın ülkeye pek olmasa da CHP’ye büyük zarar vermesi söz konusudur.
Sayı: 672
Yorum yazarak El-Aziz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan El-Aziz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler El-Aziz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı El-Aziz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak El-Aziz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan El-Aziz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler El-Aziz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı El-Aziz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.