Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Zeki Geçkil uzun yıllardır ABD - İran - İsrail arsındaki gizli işbirliğine dikkat çekerek amacın Türkiye ve İslam Alemi arasında bir Şii kuşak örmek olduğunu anlatıyor.
Geçkil, Irak'ta, Afganistan'da, Lübnan'da, Suriye'de İsrail ve ABD'nin İran'ı nasıl koruyup kolladığını defalarca güncel olaylar ışığında gündeme getirmişti.
Son olarak 'Türkiye kamuoyu bu gerçekleri göremedi, bilemedi' başlığıyla yaptığı değerlendirmelerde de İsrail ve ABD'nin aslı düşmanının Türkiye olduğunu düşman diye gösterdikleri İran ile gerçekte stratejik müttefik olduklarını ifade etmişti. Irak, Afganistan, Lübnan, Yemen ve Suriye bağlamında İsrail ile İRan'In gizli işbirliğini ifşa eden Geçkil özetle şunları söylemişti:
"İsrail Şii İran'ı nükleer güç sahibi yapmaya çalışıyor. Bunu, engellemek için savaşacakmış algısı oluşturarak gerçekleştirmeye çalışıyor. İsrail'in engellemesi şöyle dursun, desteği olmadan İran nükleer güce sahip olamaz. İllüzyoncu medya ve akademiya İsrail'in oluşturduğu bu algıyı Türkiye kamuoyuna gerçekmiş gibi lanse ediyor.
İsrail, ABD ve diğer Batılı ülkelerin asıl hedeflerindeki düşman müttefik diye yaftaladıkları Türkiye'dir. Hedeflerindeki düşman diye gösterdikleri İran ise gerçekte stratejik müttefikleridir. Bu sadece günümüzde değil, tarih boyunca hep böyle olmuştur. Esasen Şiilik Yahudilerin İslam içinde oluşturduğu bir sapık yandaş mezhepti"
- GEÇKİL -
İlgili makalenin tamamını Türkiye kamuoyu bu gerçekleri göremedi, bilemedi linkine tıklayarak okuyabilirsiniz.
İşte El-Aziz'in yazdığı hakikatleri teyit edici bir analizi bugün Yeni Şafak paylaştı. 'ABD Suriye'de İran’ın önünü açıyor' başlıklı analiz haberde Irak’ı işgal ederek Saddam’dan boşalan alana İran’ın yerleşmesine ön ayak olan ABD'nin, aynı siyaseti Suriye’de de izlediğine dikkat çekiliyor.
'Tek politikası PKK/PYD’yi himaye etmek olan ABD, İran’ın Suriye’nin tamamında güçlenmesine yol açtı. Esed’in başmüftülük makamını lağvetmesi ise İran’ın ülkedeki hegemonyasının artmasının son işareti oldu.' ifadelerine yer verilen haber şöyle:
ABD ve müttefikleri tarafından Irak’ın 2003’te işgalinin ardından, Saddam Hüseyin’in demir yumruk rejiminin çözülmesi, ülkede İran’ın varlığını daha da görülür hale getirmişti. Şiilik inancı üzerinden milyonlarca insanı kendi politik hedeflerine kanalize etmeyi başaran İran, Irak topraklarındaki türbe ve ziyaretgâhları da yine aynı hedefler için kullanma stratejilerini derinleştirdi. Gelinen noktada, Saddam Hüseyin’in bıraktığı boşluğu İran devletinin doldurduğu bir siyasi manzara ortaya çıktı.
Çelişkilerle ve tutarsızlıklarla dolu Amerikan siyaseti, aynı çizgiyi şimdi de Suriye’de izliyor. Yalnızca PKK ve PYD çevrelerini himaye etmeye yönelen ABD, hem Suriye’de yaşanan insani krize gözlerini kapatıyor hem de İran’ın bu ülkenin kılcal damarlarına kadar sızma sürecini yalnızca izlemeyi tercih ediyor.
KİMLİK DEĞİŞİMİ
Arap Baharı vesilesiyle ortaya çıkan kaotik ortamda, “teröristlerle savaş” konseptini kendi politik hedeflerini gerçekleştirmeye uyarlayan İran devlet aklı, Suriye’deki çatışma bölgelerinden Sünni çoğunluğun tehcir edilmesi ve onların yerine Şiilerin iskânını ısrarla uygulamayı sürdürüyor. Buna ilave olarak, tarihi kaynaklarda yeri olmayan birçok yeni “ziyaretgâh” da ihdas ederek, buralarda Şii kimliğini kökleştirmeye çalışıyor. Halep başta olmak üzere birçok şehirdeki Sünnilere ait vakıf eserlerinin el değiştirmesi ise, bu bilinçli stratejinin bir devamı.
EN KRİTİK ADIM
Geçtiğimiz hafta, Beşşar Esed tarafından yayınlanan bir başkanlık kararnamesiyle Suriye’de başmüftülük makamının lağvedilmesi, yine İran’ın Suriye’deki hegemonyasının artmasının işaretlerinden biri olarak yorumlandı. Suriye’de böylece Sünnileri dini alanda temsil edecek ana merci kalmazken, başmüftülük makamının yetkileri Şiilerin üçte birini oluşturduğu bir meclise devredildi.
Sembol makam: Seyyide Zeyneb
Şam’ın güneyinde, Hz. Hüseyin’in kız kardeşi Hz. Zeyneb’in medfun bulunduğuna inanılan külliye, 2011’den sonra İran tarafından propaganda aracına dönüştürüldü. Dünyanın farklı ülkelerinden Suriye’ye taşınan Şii milisler, “Seyyide Zeyneb’in haremini korumak” sloganıyla motive edildiler. Seyyide Zeyneb mıntıkası, 150 bine yaklaşan nüfusuyla, Şam’daki “Küçük Tahran” olarak isimlendiriliyor.
Yeni Şafak - O.G.
Yorum yazarak El-Aziz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan El-Aziz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler El-Aziz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı El-Aziz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak El-Aziz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan El-Aziz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler El-Aziz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı El-Aziz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.