TC'yi yöneten karanlık odanın başındaki kişiler: Abdi İpekçi ve Üzeyir Garih

İttihatçı Selanik Dönmelerinin kurduğu TC görünüşte güdümlü demokrasi ile gerçekte küresel güce bağlı Ergenekon derin devleti tarafından yönetiliyordu. Ve tabi bu derin devletin başında da birer yöneticileri bulunuyordu.

Bilinmez-si zor bu yöneticiler aslında Milli Görüş derin devlet tarafından tespit edilmişti.

Zaten öldürülmeleri sonrasında medyada gösterilen yoğun ilgi de onların normal kişiler olmadığını gösteriyordu.

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Zeki Geçkil bu bağlamda Abdi İpekçi ve Üzeyir Garih'in neden öldürüldüğünü ve Türkiye'deki misyonlarını anlattı.

İşte sosyal medya hesabından yaptığı o değerlendirmeler:

Tufan Türenç köşesinde yazdı.

" Hürriyet'in temsilcisi iken Abdi İpekçi Ankara'ya bir gelişinde büroya uğradı. Telefonum çaldı, arayan Başbakan Demirel'di. Abdi Beyi istedi telefonu verdim. Abdi Bey sizinle bir görüşelim dedi. Müsait değilim, İstanbul'a dönmem lazım dedi"

Peki, başbakanla görüşmeye tenezzül etmeyen 4. sıradaki gazete Milliyet'in başyazarı Abdi İpekçi gerçekte kimdi? Tabii ki, TC'yi yöneten karanlık odanın başındaki kişi! Abdi İpekçi öldürüldükten sonra Türkiye'de hiçbir şey eskisi gibi olmadı.

Üzeyir Garih öldürüldüğünde "Uluslararası bir toplantıda dünyanın en önemli 10 kişisi bir araya gelse bir sandalyede Üzeyir Garih otururdu" şeklinde bir değerlendirme yapıldı. Demek ki Abdi İpekçi'nin koltuğuna Üzeyir Garih oturmuştu. Kimse öylesine hedef alınmıyor!

Abdi İpekçi öldürüldüğünde TRT 19 ana haberi olaya ayırıp bir hafta tek haber, haftalarca da ilk haber yaptı. Eski Başbakan Prof. Dr. Nihat Erim 3 koruması ile birlikte öldürüldüğünde ise sıradan bir haber yaptı. Yazılı basının tutumu da farklı olmadı. Acaba tek neden birinin Yahudi, diğerinin Roman oluşu muydu?

O.G.