Pelikancıların düğmeye basması ile birlikte bir ayı aşkın süredir Diyanet’i yıpratma çalışması yürüten TGRT ve onun arkasında saf tutanlara tepkiler gelmeye devam ediyor…
BİD’AT VE HURAFECİ TAYFASI’NIN AMACI NE!
Bid’at ve hurafeci tayfası, Bremen mızıkacıları gibi hep bir ağızdan Diyanet İşleri Başkanlığından kafa koparma operasyonu peşinde. Çünkü başta sayın başkan Mehmet Görmez olmak üzere, üst düzey yöneticiler ve Din İşleri Kurulu üyelerinden bazıları, kamuoyu ile paylaştığı bilgilerle bu din bezirgânlarının çanına ot tıkadıkları için nasırlarına basılmış gibi bağırmaya ve “Kutlu Doğum haftası bir fetö projesidir” yalanı üzerinden ortalığı velveleye vermeye başladılar.
Dini sömürerek semiren bu odakların başında, TGRT’de yuvalanmış ve 1990'lı yıllarda Müslümanların dînî duygularını sömürerek kurulan ve bir yığın hurafe ve uydurmayı insanlara din olarak yutturan, daha sonra ise Yahûdî Murdock'a satılarak "FOX TV" adıyla Müslümanlara saldıran, Yahûdîden aldığı parayla diğer kanallarını devreye sokup yoluna devam eden ve kamuoyunda "Işıkçılar" adıyla bilinen kadim bidatçılar gelmektedir.
Bu gürûh, her işini bırakıp "Kutlu Doğum Haftası" üzerinden kendi uydurma, yanlış ve hurafelerini yerle bir eden Diyanet’in yeni dinamik ve ilmen donanımlı üst düzey kadrosuna karşı saldırıya geçti. Bunların iftira dolu bu saldırıları, saf ve temiz kalpli ve duyarlı bazı Müslümanlar üzerinde bile tesirini gösterdi. Öyle ki onlardan bazıları, bu saldırıda, bidat ve hurafecilerin haklı olduğuna dair yorumlar ve paylaşımlar bile yaptılar.
İtibar suikastı ve ardından boşluk doldurma operasyonu yapan TGRT ve Cübbeli tayfası ile, bunların kapsama alanına giren bilumum bid’at ve hurafecilerin, paralel kalkışmasına karşı kamuoyunun ve hükümetin dikkatli olması gerekirken, kurumdan sorumlu Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş’un bu güruhtan yana tavır alması ise düşündürücüdür.
İslam aleminin tek umudu olan Milli Görüş ve onun Lideri ERBAKAN’a hep kin duymuş paralel din anlayışları bu gün de Diyanet’i yıpratmaya ve öfke kusmaya aralıksız devam ediyorlar.
Ülkemizin geçmekte olduğu zor bir dönemde yeni bir kumpas hareketi başlatıp buradan güç devşirmeye çalışanların oyunu Başkan Mehmet Görmez ve ekibinin dik durması ile amacına ulaşamazken, atılan iftiralara karşı tepkiler ise her geçen gün artıyor.
PARALEL DİYANET'TEN DİYANET'E SALDIRI!
Akit Gazetesi yazarı Kenan Alpay, "Diyanet’e ‘Siyer Haftası’ Operasyonu" yapıldığını dile getirdi.
İşte o yazı:
Bu dönemde bir kişi, bir kurum veya bir dizi etkinliği hızla itibarsızlaştırmanın hatta kriminalize etmenin en kestirme yolu onu Fetö ile ilişkilendirmekten geçiyor. Bu kişi Fetöcü, burası Fetönün üssü veya bu etkinliği Fetöcüler başlattı şeklinde medyadaki troller ve tetikçiler operasyon için seferberlik başlattı mı ortalığı mantıksız ve vicdansız bir hengâmedir kaplayıveriyor.
Yine böyle oluyor maalesef. Bir süredir Diyanet İşleri Başkanlığı ve Başkan Mehmet Görmez’i Fetö’yle iltisaklı göstermek üzere ahlaksızca bir imaj ve söylem inşa ediliyor. Tuhaf olmaktan çıkan bir teamül gece gündüz sahne almış durumda. Daha düne kadar istihbarat ve operasyonel birimlerine değin Fetullahçı cuntayla değişik irtibat ağları içerisinde faaliyet gösterenler dahi kimi tasfiye etmek üzere plan yapmışsa Fetö yaftasını yapıştırmak üzere adam kovalayıp kurum denetleme aşkına tutulmuş vaziyette.
Takdir Yok, Sabotaj Var
Fetullahçı cuntanın başımıza musallat olması gibi bir musibetle imtihan oluyoruz. Fetöyle mücadele adı altında çığırından çıkarılıp siyaset ve toplumun makul düşünme ve adaletle hareket etme melekelerini felç eden ölümcül bir virüsle karşı karşıyayız. Ne edebe ne de hukuka riayet ediliyor çoğu zaman. Fetö’yle mücadele adı altında Fetö’den devşirilen yöntem ve taktikler aynen sahaya sürülerek güç devşirme, kadrolaşma ve toplumsal siyaseti rehin alma yönünde hiçbir fırsat kazaya bırakılmıyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı’na yönelik operasyonun startı ilk önce ‘Kutlu Doğum Haftası Etkinlikleri’ vesilesiyle verildi. İddiaya göre Kutlu Doğum Haftası Etkinlikleri bir Fetö projesiydi ve derhal sonlandırılmalıydı. Eğer bu etkinlikler iptal edilmezse Diyanet Fetö hesabına iş gördüğünü itiraf etmiş sayılacaktı.
Kutlu Doğum etkinliklerinin mantığı ve işleyişi hakkında pek çok haklı eleştiri yapılabilirdi ama nerden çıkmıştı bu Fetö bağlantısı? Burası biraz muğlak hatta epeyce zorlamaydı ama bu iklimde bu bağlantının kurulmasına pek kimse itiraz edemez denilerek işe koyuldular.
İlk adım öteden beri kampanyayı örtülü operasyonlar şeklinde yürüten Pelikan Şebekesi’nden geldi elbette. Sosyal medyadan verilen startın şampiyonları Salih Tuna ve Ömer Turan’dı. Daha düne kadar “Fetullah Gülen Hocaefendi’yle birlikte ağlayıp gözyaşları döken” Salih Tuna, Kutlu Doğum Haftası etkinliklerini Fetö’nün icat ettiğini, bu vesileyle kitleleri efsunlayıp kelime-i tevhid’i dinamitlediğini ifşa etti.
Ömer Turan’ın eleştirileri de benzer bir biçimde çok köklü ve köklüydü. Miladi-Kameri takvim ayrımı üzerinden “Bu uygulamanın dinimizde yeri yok. Bu yanlışa son verin” çağrısı yaptı. Bidatlerle mücadele, İsrailiyat’a karşı verilen kavga, hurafelerin yok edilmesi hususunda öteden beri sergiledikleri cesaret ve atılımı bir zaferle taçlandırma niyeti gayet belirgindi.
Sonra Kutlu Doğum’la mücadele bayrağını TGRT ve Türkiye Gazetesi burada da Ramazan Ayvallı ve hassaten Ahmet Şimşirgil alıp burçlara dikmek üzere üstlendi.
Artık mücadele açıktan veriliyor ve güya ‘ilmi’ gerekçelerle büyütülüyordu. Diyanet’le alakası olmayan kimi, görüntü ve söylemler el çabukluğuyla Mehmet Görmez’e fatura ediliyor, kimi şaşkınlık kimi sapkınlık eseri olan işler Diyanet’teki Fetöcü yapılanmanın delili sayılıyordu. Bu hususta nihai darbeyi vurmak belge-bilgi uzmanı Ahmet Şimşirgil’e nasip oluyordu tabii ki.
Şimşirgil, canlı yayında Mehmet Görmez’in 25 Nisan 2013 tarihinde bir kitabı hediye etme vesilesiyle yazıp imzaladığı bir notu ‘ifşa’ etti. Şimşirgil’e göre Başkan Görmez bu skandal mektup dolayısıyla derhal istifa etmeli ve Diyanet kesinlikle Kutlu Doğum etkinliklerini iptal etmeliydi.
Bukalemun mu, Kertenkele mi?
Diyanet İşleri Başkanlığı ve Mehmet Görmez’in defalarca vurguladığı gibi Kutlu Doğum Haftası bir ibadet değil Hz. Muhammed (a.s.)’ı anlamak, sevmek ve sünnetini yaygınlaştırmak üzere ilmi bir faaliyetti. İcat ve ihdas edilmiş bir ibadetten değil Hz. Muhammed (a.s.)’ın rahmet mesajını toplumun en geniş kesimlerine ulaştırmak üzere düzenlenen bir dizi etkinlikten bahsediyoruz aslında. Diğer taraftan bu etkinlikleri uzun yıllar boyunca Kemalist ve seküler kesimler 23 Nisan’ı gölgelemek üzere ‘gerici-dinci’ bir tertip olduğunu propaganda ettiler. Öyle ki 27 Nisan e-muhtırası’nın ana hedeflerinden birisi de Kutlu Doğum etkinliklerinde tesettüre bürünmüş kız çocukları ve Hz. Muhammed’in önderliğinin sahneye çıkan çocuklarca vurgulanmasıydı.
Tartışmaları ilmi zeminde sürdürmekten imtina edenlere söz anlatmak pek kolay değildi elbette. Öyle ki Hayrettin Karaman hoca da içinde bulunduğu sürecin ilmi, usuli, ahlaki ve toplumsal boyutlarını özetledikten sonra itham ve iftiralarla alakalı olarak “öküz altında buzağı aramaya kalkışanlara Allah insaf versin” demek durumunda kaldı. Hayrı teşvik ve takdir olmadığı gibi sabote eden, toplumu vesvese ve kaosa sürükleyen çirkin bir operasyon buna rağmen durulmadı. Genç kuşaklara siyer okutmaya, Hz. Muhammed’in ahlaki karakterini tanıtmaya yönelik imkânları bloke edecek provokasyonlar son sürat devam etti.
Ergenekon Cuntası ve Fetullahçı Cunta’nın uzun yıllar boyunca Diyanet İşleri Başkanlığını kontrol altına almak gibi gayretleri oldu. Şimdi başka türden cuntacılık, komitacılık hevesleri taşıyanlar bu gayretler için kolları sıvamış durumda.
Diyanet’in konumu, kanunları ve kadroları dolayısıyla eleştirilecek pek çok yönü olduğu muhakkak. Ancak Diyanet’i bir operasyonel üsse çevirme, toplumu kontrol ve manipüle etme hatta iktisadi kaynak ve kadrolaşma merkezi gibi değerlendirme yönünde gören kliklerin varlığı biliniyor.
Öne çıkarılan isim ve kurumların arkasında Fetö’de cuntacılık öğrenmiş dar ve çirkef bir klik duruyor. Bu operasyonu tertipleyenlerin karakterini bukalemuna mı yoksa kertenkeleye mi benzeteyim tam olarak bilemiyorum. Ona da artık siz karar verin. Ama zorlanmayasınız diye küçük bir ipucu vereyim: Kimi Fetullah Gülen ve Cuntasına âşık olmuş âşık, kimi vecde gelip şiirler yazmış, kimi hoca efendisiyle ağlaşmış, kimi şarap içerken maklube de yemiş pelikan cinsi şeylere benziyor.
DİYANET-SEN’DEN SERT MESAJ: “SABRIMIZI TAŞIRMAYIN!”
Diyanet İşleri Başkanlığı Türkiye'nin manevi kimliğidir.
Bu kimliğin temsilcisi olan makamın başı Diyanet İşleri Başkanımız sayınProf. Dr. Mehmet Görmez'dir.Bu güne kadar sayısız hizmetlere imza atmış olan Başkanlığımızı ve yönetim kadrosunu, art niyetli fikirlere, kirli düşüncelere teslim etmeyi düşünmüyoruz.
Verilen hizmetlerin değerler boyutundan nasiplenmemiş olanlar, Başkanlık üzerinden suyu bulandırmaya çalışanlar, istediklerini elde edemeyecektir.
Bazı medya organları üzerinden kirli projelerin hayata geçirildiğini, bu organlardan farkı olmayan kirli beyinlerin ise başkanlığa sahip çıkılmıyor minvalindeki söylemlerle, bastırılmış, hazmedememiş durumları dışa vuruyorlar.
Dün herkes susarken "Diyanetime Dokunma- Diyanetim Sensin" diyen nasıl bizsek, bu gün de aynı hissiyatla, aynı iştiyakla gelebilecek bütün saldırılara siper olmasını biliriz.
Kıymetli Din Görevlileri:
Bu davanın sahibi bizleriz, bu davanın acısını kahrını sırtlanan yine bizler olacağız. Diyanet-Sen olarak; Başkanlığımızı itibarsızlaştırmak isteyen bütün eylem ve söylemlere karşı eylem ve miting hakkımızı saklı tuttuğumuz bilinmelidir.
82 Bin üyesi ile mensubu bulunduğumuz Diyanet İşleri Başkanlığımıza yapılanı kendimize yapılmış addederek, edep yoksunu hallerden bir an evvel vazgeçilmesi noktasında uyarılarımızı yapıyoruz.
Yanlış algı üzerine inşa edilmiş, kurgulanmış bu senaryonun yönetmenleri,fikir babaları şunu çok iyi bilmeliler ki; manevi kimliğin kahramanları olan bu Necip millerin evlatları, ezanın dinmemesi için 15 Temmuz'da nasıl bir mücadele verdiyse, 15 Temmuz'dan sonra yapılan bütün saldırılar karşısında da mücadelesini bütün saldırılara karşı verecektir.
Unutulmamalı ki 15 Temmuz'da asker kılığına girenler bu ülkeye nasıl kastetmişlerse, 15 Temmuz'dan sonra vatansever kılığına girenlerin yaptığı bu tür saldırılar darbe severlerden farklı değildir.
DİN-BİR SEN: “DİYANET’İN YIPRATILMASINA İZİN VERMEYİZ”
Prof. Dr. Mehmet Görmez üzerinden Diyanet İşleri Başkanlığının yıpratılmasına tepkiler sürerken, Din-Bir-Sen Genel Başkanı Yusuf Özdemir’de konuyla ilgili açıklama yaparak saldırıyı şiddetle kınadı.
Prof. Dr. Mehmet Görmez üzerinden Diyanet İşleri Başkanlığının yıpratılmasına tepkiler sürerken, Din-Bir-Sen Genel Başkanı Yusuf Özdemir’de konuyla ilgili açıklama yaparak saldırıyı şiddetle kınadı. “Bugüne kadar Diyanet’ten nemalanarak ekmek yiyenler nankörlük yapıyor. Sayın Başkan üzerinden kurumumuzu yıpratmaya yönelik bu çirkin saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Hainler gerçek yüzlerini gösterdiler. Din-Bir-Sen olarak bu ahlaksızlara karşı mücadele etmekten çekinmeyiz. Teşkilatımızın yıpratılmasına izin vermeyiz” ifadelerini kullandı.
Din-Bir-Sen Genel Başkanı Yusuf Özdemir, açıklamasında şöyle dedi:
“Son zamanlarda yazılı, görsel ve internet medyası üzerinden Diyanet’e yönelik saldırıların yapıldığını görüyoruz. Din ve toplum değerleri üzerine ciddi çalışmalar yapan teşkilatımızın vizyonu yükselmiştir. Bu saldırıları yapanların birbiriyle çıkar ilişkileri olduğunu düşünüyoruz. Diyanet teşkilatı tarafından Müslümanların yaşadığı kıtalarda İslam’ın yeniden dirilişi için ciddi çalışmalar yapılmıştır.
Son yıllardaki çalışmalarla Diyanet’te gözle görülür ilerlemeler oldu. Dini bilgilerin tüm gerçekliğiyle öğretilmesinden yana olan ve toplumu bu yönde eğitmek amacıyla çok değerli hizmetlerde bulunan Diyanet teşkilatına saldırılar kasıtlıdır. Bu saldırıları yapan hainleri, bunların maşalarını şiddetle kınıyoruz. Şunu açık ve net bir şekilde ifade etmek istiyorum ki; yazılı, görsel ve internet haber sitelerinde gizlenmeye çalışan kripto FETÖ’cüler aynı anda Diyanet’e saldırmaya başlamıştır.
Diyanet camiasının bu saldırıyı iyi okuması gerekir. Bugüne kadar aramızda gizlenen bu gizli hainlerin bazı bahanelerle Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez üzerinden dine ve Diyanet’e saldırması ve yıpratmaya çalışması manidardır. Ramazan ayı yaklaşırken fitne çıkarmaya çalışmak anlamlıdır.
Müslümanların manevi ikliminin heba edilmesine sessiz kalamayız. Kişiler üzerinden dine ve Diyanet’e saldırılması sadece ülkemize değil, umudunu Türkiye’ye bağlamış olan Müslümanların birliğine de zarar verir. Kişiler şahsi hesaplarını kurum üzerinden yapmasınlar. Bir takım hesapların peşinde oldukları açıkça ortada olan kirli odaklar hesaplarını kurum üzerinden yapmasınlar. Çıkar peşinde koşanlar dünyada yükselişe geçen İslamofobi’nin amacına hizmet ediyorlar. Diyanet camiası bunu anlamalıdır.
Din-Bir-Sen, tüm teşkilatlarıyla Diyanet’imizi korumaya söz vermiştir. Dün olduğu gibi bugünde Diyanet’in neferi olarak kurumumuzun yanındayız ve koruyacağız.”
Milli Görüş’e hep kin duymuş paralel din anlayışları, bu gün de Diyanet’e öfke kusuyor!
Ahmet YAVUZ “PARALEL DİYANETLERİN KARIN AĞRISI!”
Milli Gazete’den Ahmet Yavuz, “Milli Görüş’e hep kin duymuş paralel din anlayışları, bu gün de Diyanet’e öfke kusuyor!” diyerek Amerikan kuklası TGRT'yi ve Türkiye Gazetesi’ni yerden yere vurdu.
İşte o yazı:
Birkaç gündür, Diyanet İşlerinin başında kara bulutlar estiriliyor.
Kutlu Doğum bahanesiyle Başkan Yardımcısı Özafşar’ı harcadı birileri!
Şimdi hain gözlerini, belki de Diyanet tarihimizin milletçe en sevilen Görmez Hoca’sına dikmişler!
“Efendim, malum zata mektup yazılmışmış!” İnanır mısınız, hakkında yazı yazdığım konudaki o mektubu hiç okumadım. Okumam!
“Zamanın şartlarıdır. Problemi kontrol altına alma girişimidir belki” der geçerim. Neden mi? Nedeni açık! Bir yanda Amerikan İslamcıları, masalcı, evliyacı, paralel din tüccarları… Cizvit papazları var…
Osmanlı’dan sonra, boş buldukları alanda cemaat, hareket, tarikat diye diye ehl-i salip ile işbirliği yapmış bir alay irticai, Amerikancı, tüccar yapı var…
Diğer yanda, bu milleti özüne, aslına, tarihine döndürme gayretindeki bir Diyanet!
Haiti’den, Moro’ya, Moskova’dan, New York’a bütün ümmet, dahası bütün insanlığın kurtuluşu için sahih, sırat-ı müstakim din anlayışı ile hizmet eden proaktif bir Diyanet! Ve onun “Ne yaptığının çok iyi farkında ki yönetimi ve Başkanı.
Diyanet, yani kalem... TSK, yani kılıç! Yanlışları bile olsa kesinlikle bu milletin ve ümmetin en çok ihtiyacı olan iki güzide kurumumuz!
Çok ilginç! Milli Görüş’e hep kin duymuş paralel din anlayışları, bu gün de Diyanet’e öfke kusuyor!
Acaba Amerikan/NATO/FETÖ/Ilımlı İslam Fitnesini ülke genelinde sala kararıyla 15 Temmuz’da gayrı meşru duruma düşüren Diyanet’in Görmez Hocasından mıdır ihlâssız riyakârların, paralel diyanetlerin, cemaatlerin rahatsızlığı? Ben anlamadım, ya siz! DİB BAŞKANI MEHMET GÖRMEZ’DEN PARALEL DİYANETLERE TEPKİ - TIKLAYIN M.T
Yorum yazarak El-Aziz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan El-Aziz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler El-Aziz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı El-Aziz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak El-Aziz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan El-Aziz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler El-Aziz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı El-Aziz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.