İlk yayınlanma tarihi: 5 Kasım 2011
Sabetayist-masonik medyanın Ak Saçlılar adını taktığı ekibin önde gelen en etkin isimleri Şevket Kazan ve Oğuzhan Asiltürk, Millî Görüş partilerini sürekli fitne-fesat kumkuması gibi çalışarak ektikleri tefrika tohumları ile sürekli böldüler.
Son ayrılanların kurdukları Has Parti ile bölerek bu geçen genel seçimde Saadet Partisi’nin oy oranının % 1,2’ye düşürülmesinden sonra da bu ikili hala bölmeye doymuş değil.
Saadet Partisi’ni bir kez daha bölmek için yine fitne fesat kumkuması gibi iş başı yapıp hummalı bir faaliyete girişmiş bulunuyorlar. Bu defa Erbakan ailesini dışlayarak Millî Görüş’ten yeni bir parti doğurmak amacıyla ayrılık tohumu ekiyorlar.
Sıkça tekrarladığımız gibi ak saçlılar denilen ekip Millî Görüş partilerine ABD Yahudi Cemaatini temsil eden Musa Saffet Bayramaşık adındaki bir Dönme ile yapılan pazarlık sonucu demirbaş mutemet olarak yerleştirildi.
Şevket Kazan ve Oğuzhan Asiltürk dışındaki Ak Saçlılar içinde dahahangi isimlerin yapılan bu pazarlık sonucu Millî Görüş partilerinin kilit noktalarını teslim aldıklarını bilemiyoruz. Ama o kişilerin bu ikiliden ibaret olmadığına kesin gözüyle bakıyoruz.
Millî Selamet Partisi’nin 1976’daki Büyük Kongresinde ilk kez ortaya çıkan tefrika Nurcu kanadına mal edildi. Hâlbuki tefrika çıkartıp Nurcu kökenli milletvekillerini ya biz ya onlar noktasına getirerek Erbakan ile yollarını ayırmaya zorlayanlar, son zamanlarda Ak Saçlılar diye nitelenen bu ekipti.
1977 Genel Seçimi öncesinde 48 Milletvekilinden 25’i istifa ederek Millî Selamet Partisi ile yolunu ayırdı. Böylece Nurcular temizlenmiş oldu. Sıra Nakşîlere gelmişti…
Bu ak Saçlılar ekibi, Millî Selamet Partisi 1978 Büyük Kongresinde Korkut Özal ile kapışarak yol ayırımına getirdi, ya biz ya o diye Erbakan’a dayattı…
Millî Selamet Partisi’ne şartlı olarak yerleştirilen bu demirbaş Ak Saçlılar ekibine eli mahkûm bulunan Erbakan Nakşîleri temsil eden Korkut-Turgut Özal kardeşlerle de ister istemez karşı karşıya geldi.
Kongreyi kıl payı kazanan Erbakan, Millî Selamet Partisi’ni böldürtmeden 12 Eylül 1980 askeri darbesine kadar bin bir zorlukla getirmeyi güçbelâ başardı.
Darbe sonrası bütün partiler kapatılıp üst düzey yöneticileri siyasi yasaklı yapıldı. Erbakan ve Ak Saçlılar ile birlikte Millî Selamet Partisi GİK üyesi olduğu için Korkut Özal da siyasi yasaklı yapıldı.
Korkut Özal, Millî Selamet Partisi İzmir 1. sıra adayı olan ağabeyi Turgut Özal’ın ANAP’ı kurmasında oldukça etkili bir destek sağladı.
MSP’li koalisyonlarda İçişleri Bakanı, Tarım Bakanı olarak görev yapan ve 1978 büyük kongresinde listesi kıl payı kaybeden Korkut Özal Nakşî Tarikatı mensupları ile birlikte ANAP’ın kurulmasına büyük katkı yaptı.
Ak Saçlılar ekibi, Nakşî Şeyhi Mehmet Zahit Kotku’nun damadı Prof. Dr. Esat Coşan’ı da dışlayarak Erbakan’a isyan ettirdiler. Erbakan büyük bir sabır ve tahammül göstererek Esat Coşan’ın aleyhine açtığı kampanyalara sessiz kalarak karşılık vermedi.
Ak saçlılar ekibinin önde gelen ikilisi Şevket Kazan ve Oğuzhan Asiltürk sürekli birtakım işler çevirip bunları Erbakan’a mal ediyordu. Bu ekibe bir radikal müdahalede bulunma imkânına sahip olmayan Erbakan ise onların Millî Görüş partilerinden uzaklaştırdıkları ile dolaylı yollardan diyalogunu sürdürüyordu.
Ak Saçlılar ekibi Millî Selamet Partisi’nin yer aldığı koalisyon hükümetleri içerisinde daima bakanlık görevi alarak önemli konularda bozguncu unsur oluyordu. Bu yüzden tek başına iktidar bile olsalar bu ekibin ifsatları yüzünden Millî Görüş Partilerinin değişim ve dönüşüm doğrultusunda ciddi bir icraat yapmaları mümkün değildi.
Bu nedenledir ki Erbakan hep Ak Saçlılar ekibi yüzünden Millî Görüş’ten yolunu ayırıp parti kuranları dolaylı şekilde destekleyip onlar aracılığıyla ülkeye büyük hizmetler gerçekleştirdi.
Erbakan Refah Partisi’ni engelleyerek Turgut Özal liderliğindeki ANAP’ın tek başına iktidar olmasına dolaylı destek sağladı. Ta ki Mesut Yılmaz bu partinin başına geçinceye kadar.
Erbakan daha sonra aynı şekilde Tayip Erdoğan ve arkadaşları Millî Görüş ile yollarını ayırıp AKP’yi kurduklarında yine tek başına iktidar olabilmeleri için Saadet Partisi’ni sürekli frenledi.
Ak Saçlılar ekibi dış güçler ve içerideki uzantıları ile birlikte çalışıyor, hazırlanan planları gerçekleştirmek için ortak hareket ediyorlardı. Buna karşın Erbakan kendisinden ve Millî Görüş’ten uzaklaştırılanlarla birlikte hareket ediyordu.
ANAP ve AKP iktidarlarında bunu büyük bir hassasiyet ve gizlilik içinde yapıyordu. Ta ki Numan Kurtulmuş Saadet Partisi Genel Başkanlığına getirilinceye kadar.
Erbakan Numan Kurtulmuş’un Ak Saçlılar ile Sabetayist-Masonik medya işbirliği ile genel başkanlığa getirilmesine engel olamayacağını görünce bizzat öncülük ederek ittifakla aday gösterip kongrede oy birliği ile seçtirdi. Ondan sonra genel başkanlıktan istifaya zorlayıp ilelebet Saadet Partisi’nden uzaklaştırdı.
Eğer Erbakan engel olmasaydı, Numan Kurtulmuş Sabetayist-masonik medyadan ve çevrelerden aldığı büyük destekle AKP’den önemli sayıda milletvekili ayartıp son seçimde Meclis’e güçlü bir grupla girerdi.
O takdirde AKP iktidarının bugün Millî Görüş doğrultusunda yürüttüğü iç ve dış politikalara takoz olur asla yol vermezdi. Çünkü AKP iktidarı ne kadar Millî Görüş doğrultusunda politikalar üretip yürütüyorsa Numan Kurtulmuş o denli Millî Görüş karşıtı politikalar üretmeye çalışıyordu.
Sözü uzatmamak için çok bariz bir örnek vermekle yetinelim. Başbakan Erdoğan Demokratik Açılım diyerek terör sorununu çözmeye yönelik bir girişim başlattı…
Erbakan, o sırada yaz tatilini geçirdiği Altınoluk’ta mutadı üzere Cuma namazını kılmak üzere gittiği Ayvalıburun Camii kameriyesinde basına bir açıklama yaparak şunları söyledi:
Türkiye’de bir Kürt sorunu yoktur, dış kaynaklı terör sorunu vardır. Türk-Kürt yok, biz 74 milyon Müslüman bir milletiz. Kürt açılımı diye bir şey söz konusu değildir.
Erbakan, iktidar yetkisi ve sorumluluğu taşıyormuş gibi konuşarak açılım olamayacağını açıkladı!
Buna karşın o sırada Saadet Partisi Genel Başkanı olan Numan Kurtulmuş, alelacele Diyarbakır’a gidip bir basın toplantısı yaparak Kürt açılımına dair oldukça cesur bir program açıkladı.
Sonunda AKP iktidarı Deniz Baykal ile Devlet Bahçeli’nin sert tepkileri ve büyük direnişleri karşısında Kürt açılım girişimini askıya aldı. Açıkçası, Başbakan Erdoğan, Baykal ile Bahçeli’nin çabaları sayesinde ve Numan Kurtulmuş’a rağmen Erbakan’ın çizgisine gelebildi.
Kürt sorunun cesur savunucusu Numan Kurtulmuş ise Saadet Partisi’nin başından Erbakan tarafından yargının desteği ile ancak uzaklaştırılabildi!
Numan Kurtulmuş, Millî Görüş’e Şevket Kazan ve Oğuzhan Asiltürk ikilisi öncülüğünde Ak Saçlılar ekibi tarafından getirilip üst düzey görevlerde tutuldu. 10 yıl boyunca adeta nöbet tutturularak ortaya çıkan ilk fırsatta Erbakan’a dayatıldı.
Şimdilerde siyasetin göbeğinde dans eden Recai Kutan, Erbakan’dan izin alma gereği duymadan ben artık yaşlandım, torunlarımın yanına gitmek istiyorum, önümüzdeki kongrede genel başkan adayı olmayacağım diye medyaya açıklama üstüne açıklama yaptı.
Şevket Kazan-Oğuzhan Asiltürk ikilisi ise tüm teşkilatlar ve yan kuruluşlar üzerinde baskı kurarak Numan Kurtulmuş’u genel başkan adayı olarak lanse edip Erbakan’ı icbar etmek için ellerinden geleni yaptılar.
Erbakan için tek çare, Numan Kurtulmuş’u genel başkan seçtirdikten sonra düşürmekti, öyle de yaptı.
Erbakan’ın vesayetinden, gölgesinden, ilgisinden, müdahalesinden yakınıp onca yaygara koparan Sabetayist-Masonik medya şimdi Oğuzhan Asiltürk, Şevket Kazan ve Recai Kutan’ın duruma vaziyet etme çabalarından zerre kadar rahatsızlık duymuyorlar!
Hatta Mısır’daki sağır sultanın bile duyduğu “Oğuzhan Asiltürk Millî Görüş lideri olmak için biat aldı” haberlerini kulağı delik laik medya duymamış gibi yapıyor.
Erbakan son nefesine kadar Millî Görüş liderliği ve Saadet Partisi Genel Başkanlığı görevini üstlenerek tek başına başlattığı bir davayı sahipsiz bırakmadan yad ellerden koruyup esirgeyerek Millî Görüşçülere emanet etmek istiyordu.
Peki, Sabetayist-Masonik medyanın Erbakan’ın en sadık, en vefalı dava arkadaşları diye lanse edilip Ak Saçlılar diye nitelediği Oğuzhan Asiltürk ve Şevket Kazan ikilisi şimdi Erbakan’ın ailesini dışlayarak Saadet Partisi’ni kimden korumaya ya da kime teslim etmeye çalışıyor?
Oynanan oyun çok basit: Erbakan’ı tek başına bırakmayan Siyonist odaklar şimdi de oğul Erbakan’ı tek başına bırakmak istemiyorlar. Bırakacaklarını düşünmek kamalaklık olur.
Bu yüzden bir iyi polis kötü polis rolü oynanıyor. Numan Kurtulmuş olayında yıpranan Şevket Kazan biraz geri çekilmiş gibi yapıyor. Numan Kurtulmuş eğer görevde kalabilseydi Şevket Kazan bir kenara çekilip Millî Görüş tarihini yazacaktı, olmadı…
Numan Kurtulmuş olayındaki başarısızlığı üzerine “Benim kılıcım artık kesmez, şimdi Oğuzhan Beyin kılıcı kesiyor” diyen Şevket Kazan Saadet Partisi’ni bir Sabetayist Yahudi’ye emanet edip köşesine çekilerek Millî Görüş tarihini yazmak için henüz bir türlü fırsat bulamadı. Oğuzhan Asiltürk’ün kılıcı da kısa sürede körelip kesmez oldu.
Oğuzhan Asiltürk ve şürekâsı şimdi Saadet Partisi’nde işler çevirip Genel Başkan Mustafa Kamalak’ı günah kesçisi olarak kullanmaya çalışıyorlar. Bu konuda Mustafa Kamalak’ın kamalaklığı büyük imkân sağlıyor…
Recai Kutan’ın misyonu ise Oğuzhan Asiltürk de havlu atmak durumunda kaldığında Fatih Erbakan’ı himayesine alıp karanlık oda talimatları doğrultusunda etrafını şekillendirmekten ibaret…
Anlaşılan, Erbakan’ın Saadet Partisi Genel Başkanlığında bir türlü tutma imkânı bulamadığı Recai Kutan, karanlık odanın verdiği görevi tamamına erdirmeden torunlarının yanına gidemeyecek!
Millî Görüş söylemini Yahudi’nin küresel hegemonyasını yıkıp Yeni Bir Dünya ve Adil Düzen kurma üzerine kuran Erbakan’ın siyasi hayatı boyunca Siyonist hilelerine, karanlık odanın komplolarına karşı uyardığı Millî Görüş camiası Sabetayist yapılanmayı bir türlü kavrayamadığı için üç beş tane işbirlikçinin oyuncağı olmaktan kurtulamıyor…
Oysa Oğuzhan Asiltürk gibi bir kripto Ermeni’ye biat edecek kadar gaflet, dalalet, hıyanet içinde olanlardan sadakat, vefa, hayır, iyilik bekleyip Millî Görüş’ü emanet etmenin tilkiye kümesi emanet etmekten ne farkı var?
Ancak, müminler asla ümitsizliğe kapılmasınlar. Hak dava olan Millî Görüş’ün sahibi kamalak Millî Görüşçüler değil, bizzat Yüce Allah’tır.
“Yüce Allah nurunu tamamlamayı vaat buyurmuştur.
Allah vaadinden caymaz, ancak insanların çoğu bilmezler.”
>>>>>O
Yorum yazarak El-Aziz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan El-Aziz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler El-Aziz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı El-Aziz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak El-Aziz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan El-Aziz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler El-Aziz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı El-Aziz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.