Zorunlu ibadete hayır
Yargıtay Üyesi ve Hukuk Genel Kurulu Başkan adayı Abdullah Yaman sosyal medya hesabında Atatürk ve 10 Kasım hakkında çok ses getiren bir değerlendirme yaptı.

İşte o yazının tamamı:
ZORUNLU İBADETE HAYIR
Öteden
beri Kemalizm’in bir ideoloji olduğu söylenir ama esasında kendine özgü ritüel,
ayin ve törenleri olan bir dindir, tespitinde bulunsak yanlış tanımlamış
olmayız, herhalde… Hemde hiçbir dine nasip olmayan “resmi
devlet dini” olma ayrıcalığını da bünyesinde barındırarak…
İyi
de adamlar sabah akşam bilimsellik, aydınlanmacılık, pozitivizm üzerine nutuk
irat ediyorlar, nasıl olur da din şeklinde tanımlayabilirsin, yolunda bir soru
akla gelebilir…
Müsaadenizle
özetleyelim:
Asırlardır
ahlak, fazilet ve kısacası her türlü meşruiyeti din üzerinden içselleştiren bir
topluma; hadi bakalım bundan böyle seküler-laik takılacaksınız demekle sonuç
alamazsınız…
Hani “çivi çiviyi söker” diye bir tabir var ya kanaatimce en büyük sosyolojik gerçeğe işaret eder… Yıllardan beridir her şeyi din üzerinden okuyan bir toplumu dönüştürmek için eski alışkanlıklarını da hesaba katarak ikame bir takım ayin ve ritüelleri devreye sokmak suretiyle, amacınıza ulaşabilirsiniz…
“GURUR DEVŞİRDİLER”
Türkiye’deki
Kemalist elit de dersini iyi çalışarak, sistemin bekasını Atatürk’ün ömrüyle
sınırlandırmamak için kendince çok yerinde tedbirlerle yola koyulmuştur...
Öncelikle sair türbe ve tekkelerin
kapısına kilit vurarak hepsinin toplam yüzölçümünden daha fazlasını Anıtkabir
adı altında Atatürk’ün mezarına tahsis ederek, merkezi bir kutsal mekan
ihtiyacına cevap verdiler…
Böylelikle,
Türklerin atası olarak soyadlandırılan bir insan için; Orta Asya, Selçuklu ya
da Osmanlı mimari tarzı yerine, Antik Yunan tapınaklarını andırır bir mezar
yaparak, Kemalettin Kamu’nun “Kabe Arabın olsun, bize Çankaya yeter”
temennisinde dile getirdiği ikame bir “umre/hac” mekanına dönüştürdüler…
Sair türbe ve kabirlerde dua
edenler, bilimsellik namına ti’ye alınırken, milli bayram ve anma törenlerinde
bir nevi içtima alanına çevirdikleri Anıtkabir’deki cemaat mevcudiyeti
istatistikleri üzerinden gurur devşirdiler…
“Aydınlanmacı” ne kadar Kemalist kurum
ve STK varsa, özel cübbe ve kisveleri içinde Anıtkabir ziyaretlerinde bulunarak
mekanı bir nevi “ATA’ya şikayet” mercii
haline getirdiler…
İslami
cenahta çocukları dine ısındırmak için camilerde oyun parkı kurulması fikri
galebe çalarken, Kemalist müminler ibadethanelerinin mehabetini/saygınlığını
bozar endişesiyle bu masum talebe bile ayak direyerek kutsalına sahip çıkma
noktasında diğer dindarlara nal toplattılar…
Bir
yandan (haklı olarak) zorunlu din derslerine karşı çıkarlarken, diğer yandan
resmi kurum ve kuruluşları temsil makamında olanlar yönünden anıtkabir
törenlerini bir nevi zorunlu ibadet haline getirerek insanları Kemalizm dininin
münafıklık (riyakarlık) safına itmenin hazzını yaşayarak, ardından ti’ye alıp
makaraya sardılar…
Tüm resmi zevatın Ankara’ya gelerek bu ayine iştirak etmesinin imkansızlığından hareketle, taşradaki yerleşim birimlerine endüstriyel heykeller dikerek kamu görevlilerinin bulundukları yerdeki bu ayin mekanlarında yarı beline (rükuya) kadar eğilerek ibadet etmelerine “olanak” sağladılar…
'OLMASAYDIN OLMAZDIK’ SÖYLEMİ
Yetmedi,
apartman kat malikleri toplantılarına varıncaya dek, bütün toplantı ve
oturumlarda gündemden evvel “saygı duruşunu” bir
nevi işin olmazsa olmazı yani besmelesi haline getirdiler…
İslam
inancındaki “her şeyin peygamberin yüzü suyu hürmetine
yaratıldığı”tezini karşılarcasına, “olmasaydın
olmazdık” söylemiyle işi takva boyutuna vardırdılar…
Henüz
yaşamakta olan ve dolayısıyla, işitme ve görme duyusunu yitirmediği için;
üzülen elem ve kedere garkolan bir cumhurbaşkanına hakaret edebilmeyi kişisel
özgürlük adına savunurken, 80 yıl önce vefat etmiş 1. Cumhurbaşkanımız hakkında
en ufak bir eleştirinin hapisle sonuçlanması yolunda fikri takipte bulunmayı
ihmal etmediler…
Yarın
10 Kasım… Bilindik sahneleri tekraren yaşayacağız… Saat 09:05 te yollarda
seyreden vatandaşların bir kısmı kontak kapatarak çaldıkları klaksonlarla anma
ritüeline iştirak ederken; trafiğin kapanması nedeniyle hareketsiz kalmak
zorunda kalan tüm araç sürücülerinin atalarına ne denli sadık olduklarına dair
“özel” haberlere boğulacağız…
Atatürk’ün
son nefesini verdiği yatağın başucundaki askerimiz, yüzüne zoomlanan kameraları
hayal kırıklığına uğratmayarak, gözlerinde yuvarlanan yaşları yerçekimine
emanet edecek…
Yalnızca
bu mu? Sağ olsunlar bizim Kemalistler yeni bir din icat ederken hurafeleri de
ithal etmeyi unutmamışlar…
Damal
dağı gölgesinden oluşan Atatürk silueti ve kendiliğinden bir araya gelerek
ATA'ya benzer bir görüntü veren bulut "mucizeleri" üzerinden iman
tazeleyecekler…
Örnekleri
çoğaltmak mümkün ama yazı fazla uzamasın diye mevzuyu bir yerde bağlamak
zorundayım…
Türkiye’de
öteden beri dinde reform çağrısı yapan Kemalist’lerin kendi dinlerinde en ufak
bir tadilat yapmaya niyetleri yok… Öyle ki, Yontma Kemalizm çağından, Cilalı
Kemalizm sürecine evirileceklerine dair en ufak bir umut ışığı dahi
görememekteyiz…
Ne
var ki, kendileri muhalefette olsa dahi dinlerini iktidarda tutan bir koruma
zırhına sahipler... Dogmatik olmakla itham ettikleri sair dinler bile kendi
içinde ciddi tartışmalar yaşarken; anayasanın “değiştirilemez
ve değiştirilmesi dahi teklif edilemez” zırhıyla kaplı
olan bir dine mensup olmanın konforunu yaşamaya devam edecekler…
Biliyorum,
bunları dillendirdiğim için çok öfkeleneceksiniz ama biz burada resim yada
tablo çizmiyoruz… Yalnızca yüzünüze ayna tutup biyometrik fotoğraf çekiyoruz…
Rahatsızlık
veren bir şey varsa bilin ki, anakronik portrenizdir…
-
İletişim Başkanı Altun Batı'nın Karabağ sessizliğine dikkat çekti
-
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Gavurun kılıcını sallayarak üzerimize gelenleri gördükçe üzülüyorum
-
Türkiye'den çok konuşulacak yeni İHA tasarımı! ASELSAN patentini aldı, dikkat çeken detay
-
TBMM, mini ekonomi paketi için mesai yapacak
-
Rusya-Ukrayna arasındaki anlaşmazlıkta İsrail’in sinsi planını Türkiye bozdu!
-
Ramazan ayında tedbirlere nasıl devam edilecek?
-
ABD 2040 istihbarat raporu: Türkiye etkin bölgesel güç