Atatürk hasta hasta Hatay’ı tek mermi sıkmadan nasıl aldı?
Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Zeki Geçkil'in yazısı...

İlk yayın tarihi: 02.07.2016
Her türden şer odağının, terör örgütünün fahri avukatlığını
yapan İsrail sözcüsü bir sözde gazeteci CNN-Türk programında “Atatürk hasta
haliyle, tek kurşun sıkmadan Hatay’ı aldı; AKP iktidarı vatan toprağı olan
Süleyman Şah Türbesini terk etti” şeklinde sözler etti lakin stüdyodakilerden
bir cevap alamadı.
İngilizler işgal ettikleri topraklarda geride nizalı konular,
sorunlar bırakıyorlardı ki sonraları bir müdahale için gerekçe yapsınlar.
Mesela Müslüman Keşmir bölgesini Hindistan’a bazı Hindu bölgeleri de Pakistan’a
bırakarak sürekli kaşıma, sorun çıkarma ve müdahale etme imkânına sahip
oldular. İki ülke Keşmir yüzünden kaç kez savaştı; halen çözümsüz sorun olarak
Keşmir Hindistan ile Pakistan arasında sürekli sürtüşme konusudur.
İngilizler başkent İstanbul’u işgal edip Osmanlı Devletini
yıkıp işbirlikçilerine Ankara’da bir müstemleke tipi devlet kurdururken;
ileride gerektiğinde müdahale etmek için sorunlarının kaşınarak bahane
oluşturulması için özellikle problemli yerler oluşturdular. Batı Trakya’yı,
nüfusu Türk ve Müslüman olduğu halde kasıtlı şekilde Yunanistan’a bıraktılar.
Lozan’da kararlaştırılan Mübadele gereği Selanik’teki
Sabetayist Yahudi nüfus Türkiye’ye getirtildi; Anadolu’daki Rumlar Yunanistan’a
zorla göç ettirildi. Batı Trakya’daki Müslüman Türk nüfusun buna rağmen
Yunanistan’da bırakılması bir kast-ı mahsusaya mebni idi.
Nüfusu Sünni Türk ve Kürtlerden oluşan Musul’la Kerkük’ü
Irak’a bırakırlarken bir taşla iki kuş vurdular. 1- Türkiye ile Irak arasında
sürekli niza ve sorun olacak bir durum oluşturup gerektiğinde kaşıyıp
müdahaleye zemin hazırlamak. 2-Bölgedeki zengin petrol kaynakları üzerine konmak.
Diğer yanda Batı Trakya ile Musul ve Kerkük’ün kaybından
kaynaklanan itirazları, öfkenin tansiyonunu azaltıp Ankara Hükümetinin elini
güçlendirmek için nüfusu Nusayri, Hristiyan Arap olan Hatay’ı eşantiyon olarak
Türkiye’ye katarken de ileride kaşıyabilecekleri sorunu yine oluşturuyorlardı.
İngilizler böylece Türkiye’ye birçok budaklı kazık atmış oluyorlardı.
Nitekim Batı Trakya Türkiye’nin Yunanistan’la, Hatay Suriye
ile sürekli sürtüşmeye neden olacak bir sorunu oldu hep. Kimse dile getirmeyip
üstü örtülüyor lakin Hatay’ın Türkiye ile Suriye arasında sorun olmaktan
çıkması Tayip Erdoğan’la kanka olduğu günlerde Beşşar Esat’ın bu
davadan/iddiadan vazgeçtiğini resmen ilan etmesi ile mümkün oldu!
Atatürk Türkiye’si, Sultan II. Abdülhamit’e Yahudiler için
Filistin’de toprak talebini Theodor Herzl ilettiğinde sert bir ret cevabı
aldığı için 1897 Basel Siyonist Kongresinde alınan bazı kararlar gereği
İngilizlere ihale edilen bir proje idi.
Atatürk’ün de içinde yer aldığı Hareket Ordusunun Selanik’te
oluşturulup İstanbul’a trenle gönderilmesi, Sultan Abdülhamit’in tahttan
indirilmesi, İttihat ve Terakki iktidarının idareye el koyması, Osmanlı
Devletinin 1. Dünya Savaşına sokularak çok cephede birden savaşa mecbur
edilmesi, böylece 6 asırlık koca imparatorluğun tuz-buz edilip dağıtılması
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu amacına matuftu.
Bu arda Tehcir ile 1,5 milyon Ermeni nüfusun sınırları
önceden belirlenmiş Türkiye dışına yine Osmanlı topraklarına sürülmesi, 2,5
milyon Rum nüfusun Anadolu’dan Yunanistan’a, Balkanlardaki 500 bin Sabetayist
Yahudi nüfusun da Anadolu’ya göç ettirilmesi Türkiye’yi kurma projesinin
gereğiydi.
Siyonist plan gereği Türkiye Cumhuriyeti, Sabetayist Yahudi
toplumu için azınlık oligarşisi şeklinde yapılandırılırken etkili iki Hıristiyan
azınlık olarak Ermenilerle Rumların rakip olup sorun oluşturmaması için
Anadolu’dan temizlenmesi gerekiyordu.
Ankara’da Ermeni Mahallesi yakıldı. İzmir’de Ermeni ve Rum
mahalleri büyük yangınların çıkartılması sonucu bu iki Hıristiyan halk göçe
zorlandı. İstanbul’da Ermeni ve Rum nüfus hala önemli bir yekûn teşkil
ediyordu. Onlar için de İsmet İnönü CHP’si özel Varlık Vergisi Yasası
çıkartarak göçe zorladı. Bütün her şeye rağmen hala İstanbul’da epey bir
Ermeni, Rum nüfus vardı. Onları da göçe zorlayıp Türkiye’yi arındırmak
maksadıyla DP iktidar 6-7 Eylül 1955 günleri devlet eliyle yağma/çapul
olaylarını örgütleyip organize etti.
Bütün bu insanlık suçları işlenirken, düveli muazzama denilen
Hıristiyan Avrupa devletleri üç maymunları oynayıp olup biteni görmediler,
duymadılar, konuşmadılar. Siyonist planın kusursuz gerçekleşmesine destek de
verdiler.
Zorla göç ettirilen 1,5 milyon Ermeni+2,5 milyon Rum= 4
milyon Hristiyan azınlığa ait mal mülk Balkanlardan getirtilen 500 bin
Sabetayist Yahudi’ye peşkeş çekildi. O mülkleri satıp başta İstanbul, İzmir,
büyük şehirlere gidip yerleştiler. Osmanlı bakiyesi Türkiye’yi Yahudi çiftliği
haline böyle getirdiler.
Ezici Müslüman çoğunluğun sürüleceği yer yoktu. Zaten buna
gerek de yoktu. Müslüman çoğunluğu devletten, siyasetten, kamusal alandan,
sosyal ve kültürel hayattan dışlayarak kırsal alanda veya şehir varoşlarında
yaşamaya mahkûm ettiler, cahil, fakir bırakıp geçim derdine düşürdüler, böylece
paryalaştırdılar.
Erbakan işte o Müslümanları Millî Görüş partileri ile
örgütleyip hükümete, devlete, iktidara taşıdı. Dünya Siyonizm’i ve onun yerli
uzantıları Eski Türkiye’nin sahibi kalantorlar, bugün Müslümanların ülke
yönetimine gelmesini hazmedemiyorlar.
Bu yüzden önce sağ-sol anarşisi ardından Ermeni ASALA terörü,
bölücü PKK terörü, soy kırım iddiasına ilişkin kampanyalar Türkiye’ye musallat
edildi. Oysa Ermeni soy kırımı var ise bu Siyonistlerin planı olarak Birinci
Dünya Savaşı şartlarında gerçekleştirildi. Rumlarla ve Ermenilerle
Selçuklular/Osmanlılar 1000 yıl birlikte barış, adalet içinde iç içe yaşadılar,
hiçbir zaman böyle bir olay vuku bulmadı.
Ama korkulacak, endişe edilecek bir durum yok. Millî Görüş’ün
40 yıllık mücadelesi içinde 3 darbe yapıp 4 partisini kapattılar, Erbakan’ı bir
o kadar siyasi yasaklı yaptılar, lakin asla sonuç alamadılar. Sabetayist
vesayet rejimi, Eski Türkiye’yi yeniden getiremeyeceklerdir. Öyle ki tüm
umutlarını Meral Akşener’e bağlamışlar!
Millî Görüş’ün iktidar ortağı olduğu Türkiye 1974 Kıbrıs
Barış Harekâtından beri güçlendi, bölge lideri küresel güç oldu. Siyonizm’in
artarda çıkardığı iki dünya savaşı sonrası, 1945 Yalta Konferansında kurduğu 2
kutuplu dünya düzeni artık yok. SSCB’nin dağılmasından sonra tek süper güç
yaptığı ABD liderliğinde ilan ettiği Yeni Dünya Düzeni de yok. Bugün, tek süper
güç ABD’den, Büyük Ortadoğu Projesinden, Büyük İsrail’den söz eden hiç yok!! BM
de, AB de, NATO da gücünü yitirmiş; hepsi iç sorunlar ve ekonomik krizle
boğuşuyor. Türkiye işlevsiz kalan gayri adil BM’ye ağır eleştiriler yöneltiyor,
tık çıkmıyor.
Buna karşı Yeni Osmanlıcılık konuşulup Yeni Türkiye’nin
önlenemeyen yükselişinden söz ediliyor. Bu süreç devam ediyor, devam edecek. Ta
ki Yeniden Büyük Türkiye liderliğinde Yeni Bir Dünya ve Adil Düzen kuruluncaya
kadar…
>>>O<<<
-
İletişim Başkanı Altun Batı'nın Karabağ sessizliğine dikkat çekti
-
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Gavurun kılıcını sallayarak üzerimize gelenleri gördükçe üzülüyorum
-
Türkiye'den çok konuşulacak yeni İHA tasarımı! ASELSAN patentini aldı, dikkat çeken detay
-
TBMM, mini ekonomi paketi için mesai yapacak
-
Rusya-Ukrayna arasındaki anlaşmazlıkta İsrail’in sinsi planını Türkiye bozdu!
-
Ramazan ayında tedbirlere nasıl devam edilecek?
-
ABD 2040 istihbarat raporu: Türkiye etkin bölgesel güç